"Şimdi Büyüyorum Büyüyorum Mekke…" isimli şiir 29.1.2019 15:29:10 Edebiyatdefteri.com Web Zamanında Edebiyatdefteri.com Sunucularına Yüklenmiş/Güncellenmiştir.
Edebiyatdefteri.com sunucularına yüklenen veya güncellenen şiirler web zaman damgası ile işaretlenir. Web zaman damgası ile işaretlenen şiirleri sertifika zamanında yer alan bilgilere göre doğruluğunu taahhüt eder.
Detaylı Bilgi İçin Tıklayın.
Bu günü diledim seherlerde Maviliğine açtım ellerimi göklerin Nehir gibi aktım geldim Engelleri yıktım geldim Mekke
Mekke büyüyorum sofranda... Geç kaldım geç kaldım mekke Büyüten iklimine Güneşine Ateşine...
Mekke mekke güzel mekke Büyüyorum büyüyorum Pervanesi olduğum şehir Mavi denizim dünyanın kalbi...
Mekke mekke güzel mekke Büyüyorum büyüyorum Işıkların damarları dünyamın Gökler sende tarla bulutlar kara koyun Göklerinin maviliğinde Bozulur oyun Baktıkça bu mavi göklere Bükülür boyun... Göklerinde bir adres Arıyorum …
Büyüyorum
Mekke mekke güzel mekke Büyüyorum büyüyorum
Bahar gelmiş bahçeme Meyve dalında meyve Eylülde soyunur ağaç Dalları duadadır… Kollarım ağaç dalları gibi Açık göklere Secde secde Gönlümde bir saray Kuruyorum
Büyüyorum
Mekke mekke güzel mekke Büyüyorum büyüyorum
Yolum bir nehir Secdede su Damla damla Gül izlere yüz Sürüyorum …
Büyüyorum Mekke mekke güzel mekke Büyüyorum büyüyorum
Adı anıldıkça Kanatlandı uçtu rüzğar Rüzğar kanatlı Gönlüm atlı Adım adım Ateşine giriyorum Mekke … Uçuyor gönlüm sılasına
Büyüyorum Mekke çınar gibi Bir nehir gibi koşuyorum denizime
Yıldız yıldız Yırtıldı gece Ayet ayet Çözülür yıldız sayısınca bilmece Ayet ayet Zincirlerimi Kırıyorum …
Ve büyüyorum Ve koşuyorum felaha...
Mekke mekke güzel mekke Büyüyorum büyüyorum
Şükür Allah’ım şükür büyüyorum Büyüyor maviliğim Oyuncaklarını attı çocuktu gönlüm Sende büyüyorum büyüyorum Mekke… Alnımı kırbaçlıyorum...
Yerin göklerimde Medine... Medine sofran ballar balı Yağma olsun malım... Medine büyüyorum sofranda
Şu gönlüm Veysel Karani Ah develeri hala önünde mi o gönlün
Veysellerle iz iz yürüyorum Yürüyorum aydınlığa Büyüyorum aydınlığa
Rasul’ün gül kokusu gelir uzaktan Yanar Veysel Gül olur Veysel…
“Dünya gözüyle görmedi güneşini” Kırdı otuz iki dişini... Kırılır otuz iki diş o güneş uğruna
Gül kokulu Gül okulu Bir sofra Büyüyorum İstanbulda şimdi Hırkası en kıymetli gül … Kokla öp Veyselim Güneş onda Ay onda Aşk gül onda …
Büyüyorum şimdi Gönlüm bir evren kadar İstanbul. Yerin göklerimde İstanbul
Büyütüyor gönlüm bir acıyı şimdi Büyüyorum Göklere yürüyorum... Bu çölde iz çiçekleri gönlüme Hacer –ül-esvedde ellerinin çiçekleri Medine’sinden uzak sevginin Mekke’sinden uzak sevginin En güzel gülün uzağında gönlüm yıllar yılı… Ayaklarımın altında o geçen kış günler
Geç kaldın Veysel ’im Medineye Bitmemiş bir dağ cümle gibi Hikayesi önünde Veysel’in şimdi
Büyüyorum Medinede nurlu sofrada gönlüm
Varlık ağacı aşk meyvesi verir onda Eylül rüzğarları esmesin aman yaprağında Bahardan payını alır gönlüm
Büyüttü maviliğimi Medine sofrası Bir daha nasip ol bana bahar günleri... Dertlere derman bu aşkta
Büyütür gönlüm bir hasreti şimdi Özlenir Mekke
Bahar var gönlüme Güneş var ömrüme O güzel Mekkede Yürüyorum sevgiye
Beytullahta nur yağmuru Bu sabahlara ölünür Dünyanın gülü Mekke... Yürüyorum sevgiye
Berrak bir nehir olur seccadem Maviliklere giden sandalım Masmavi deniz gibi seherler Gönül mevla ile hep... Onlar ne güzel günler Allahım adının bülbülü dilim Cömertliğin gülü elim Gözüm seccade pınarı...
Ne güzel gündüzler -geceler Ezanlar çağırır kullar koşar Aşkta dirilmek var Felaha ermek var... Yaylalar var gönlüme Bin defa nasip ol bana o bahar günleri...
Bal var sofranda Mekke Ayrılış var Mekkeden neden Gönlün hamuru Mekke kokulu Yürüyorum sevgiye
Mekkeden ayrılırken ağlar göz Başlar derin hasret Nereye gitsem gurbet
Büyüyorum Mekkede Hatırlamıştım o günü O gün ayrılmıştı nebi Mekkeden Gönlü mekkede Beden gider gönül mekkede kalır
Gördüm su suya aşık Göklere çıksa Bakar denize Gönlü akar denize...
Büyüyorum Mekkede Ayrılış var Mekkeden neden
İnandım dal kopsa ağaçtan Gönlü ağaçta kalır. Işık ışık büyüyorum Işık ışık yürüyorum
Ey güneşin doğduğu yer Dünyada var mı sana denk bir yer Ey Mekke gönlüm sende kaldı
Kainat kadar büyük gül güldür onun sevgisi... Büyüyorum şimdi çınar gibi nurlu toprağım
Evimde iki rekat namaz kıldım Bahar bahçesine yürüyorum
Büyüyorum şimdi Başlarken "Kutsal yolculuk" Mekke bir gül gibi çizildi hayalime Gönlümün rüzgarlardan sorduğu Mekke Namazım ışık ışık
Büyüyorum şimdi Valizim elimde Bir kelebeğim... Geçen zaman, bahar rüzğarı...
İçim sevinç dolu Dışım ışık ışık Bir yıldıza uçar gibi uçağımız Başın göğe erdi gönlüm Büyüyorum
Eli yüzü kirli çocuktun O gül toprağa değince ayakların Bahçen çiçek açtı
Mekke`desin gönlüm Nurlar ülkesinde Uyu gönlüm büyü gönlüm Nurdan yataklarda Beytullah yedi kat semaya varan nur... Nurlu Hira Nurlu mescitler hey Şu rüzgarlar yakasını yırtar Öpüp taşını toprağını bu şehrin
Büyüyorum şimdi Şükür nasip oldu görmek seni Işık ışıksın kutsal şehir Aşkın çölünde bir nurlu nehir...
Gel o güzel gün Bir papatya gibi Açayım toprağında Arafat'ın Dua dua açacağım içimi Arafat Ve diyeceğim Ağart içimi Arafat Arafat rüzgarında yak beni Yanmaya pişmeye geldim Allah'ım
Arafattayım düşüncem süt beyaz şimdi... Büyüyorum sofranda Arafat
Büyüyorum şimdi Alnım öp toprağını Müzdelifenin Müzdelife bir serçe kuşu alnım Daldan dala uçan öyle hür öyle sevinçli
İçim içime sığmasın Müzdelife Bakışlarımda tat...
Müzdelifedeyim Müzdelife ay gibi... Büyüyorum.
Topla taşları gönlüm Topla yıldızları Minada at oyuncakları Gümüş sevgisini Dinar sevgisini...
Bir akşam ki, Ayrılık güneştin tepemde Sular yandı içimde... Ayrılık ah ayrılık Ayrılık ateşten dağların var... Ayrılamam Mekkeden
Büyüyorum Medineye bu yolculuk Unutulur mu Medine Medine bu bahçenin unutulmaz gülü
Gece ki ışık ışık Yolunda iki cihan serveri Medinenin... O ışıklı yolculuğu anlatsın gökte ay Medine gönüller için bir Nilsin bu çölde Nerde devesinin ayak izleri... Hangi buluttu ona şemsiye olan...
Büyüyorum Taifi de gördüm
İçimi kanat Taif ... Ah Taif Taş vardı elinde Kabilin Ve senin elinde taş Ey gölgesine çağıran ağaç neredesin Gölgen üzüm tadında
Büyüyorum Ve Uhut`a vardım Ah Uhut Karanfil bahçesi Uhut...
Uhut Hamzayı arıyor gözüm Taşa toprağa Hamzayı Sorar özüm .... Toprağı gamlı Uhut Nerde kırmızı karanfilim Ey Uhut hangi taştı dişini kıran
Büyüyorum Bir gün vardım Bedir`e Rüzgarı ağıt okuyan Bedir’e