"S A L A C A K /// Y A N G I N I…" isimli şiir 25.12.2018 10:31:34 Edebiyatdefteri.com Web Zamanında Edebiyatdefteri.com Sunucularına Yüklenmiş/Güncellenmiştir.
Edebiyatdefteri.com sunucularına yüklenen veya güncellenen şiirler web zaman damgası ile işaretlenir. Web zaman damgası ile işaretlenen şiirleri sertifika zamanında yer alan bilgilere göre doğruluğunu taahhüt eder.
Detaylı Bilgi İçin Tıklayın.
(Antalya'lı değerli askerlik arkadaşım Ateş Özgül'e...)
O’nunla ölümlerin adamlığını paylaşırdık Salacak’ta intiharlarla oynaşırdık. İki candan gurbet arkadaşıydık Tüm sevgilerden,sevgililerden uzaklardaydık Her akşam sıla kokularına bulanırdık… *** Aynı şarkılarda ölürdük Salacak’ta ikimiz Yere bir çilingir sofrası sermişiz “Güzel Marmara Şarabı” içmekteyiz. Tek lezzet kaynağı olurdu gecemizin, Tabaklarımız da ki mehtap yansımalı mezemiz… *** Kaçamak yapardı güya Yıldızlardan bize o ak ışıklı muamma ! Başı boş sallanan servi dallarına çalım ata ata Müthiş bir görüntü tadı uzatırdı Ta gökyüzünden çilingir soframıza, Tepemizde ki ay üzerimize yağdığın da… *** Salacak sırtlarıydı baş cehennemimiz Öylesi geceler de biz, Ne ölüyüz, ne diriyiz. Sadece ortalıkta dolaşan, İki inleyen dost ve iki ruh ikizleriyiz... *** Aynı şarkılar da ölüyorduk ikimiz O Antalya’dan savrulmuştu Salacağ’a Bense Adana’dan savrulmuştum oracığa Türlü nağmeler sunardı bizlere transistörlü radyomuz da Kabuk bağlamakta canımızla inatlaşan yürek yaralarımıza… *** Belki Salacak Salacak olalı Bizim gibi capcanlı iki yürüyen mezara sahip olmamıştı Gözle görülmeyen, elle tutulmayan, Sessiz hıçkırıkların sağanak yankıları Hiç bıkmadan Salacak da dolaşmaktaydı… *** Transistörlü radyomuzun nakarat feryatları Yüreğimize su yerine ateş taşımaktaydı “Ufacık tefecikti” diye başlamıştı Devam ederken şarkının o harlı yangını “Yemyeşil, yemyeşil gözleri vardı” diyen kurşunu Asker arkadaşımın yüreğine tam onikiden fırlatırdı !... *** Katilimiz birden çoktu bizlerin o zaman Tüte tüte sokulurdu anılar soframıza daima Peşine takılırdı ayrılık duyguları arkadan Şayet insan da özlem deryası bir yük olursa Nasıl dayanır ki öylesi bir can gurbetin kahrına Hele ki sevip de ayrı kalan bir sevda taşırken bağrında… *** Binlercesi kez katlanırdı En kısa mesafeler o kez uzar ha uzardı Çanlar sanki hep bizim gibiler için çalardı Sıladan çakılan en küçük bir kıvılcım Gurbette içimizi hep alevlere boğardı ! İntihar yerimiz ise her zaman ki gibi yine Salacak’tı... *** ”Yeşil yeşil bakar” derdi anlatırken onu bana Felaketi olurdu arkadaşımın o ifade ruhuna Şarkının “Yeşilsi” dokunmaları başlayınca Önce sıladan gelip Salacağ’a, Sonra da yerleşirdi şarkı arkadaşımın şah damarlarımıza !… *** Gündüzler bile öyle zamanlar da bize geceydi Karanlık olarak dökülürdü ruhumuza gündüzler Koyulaşmıyor artık zaman hiç şimdi, Nerde kömür karası o Salacak geceleri ? Nerde bugünkü Salacak gecelerinin rengi ? Salacak da yıllar yılları inkar etmekteydi… *** Bizlermişiz demek ki, Bizlermişiz karanlığın asıl nedeni Fark etmemişiz yaşamın bize ettiklerini Fark etmemişiz dünyanın türlü hallerini Meğer geceler o kadar kara değilmiş ki, Bizler “zevk edindikten sonra dertleri…”