"BULUTUN RENGİ ..." isimli şiir 15.1.2020 17:24:36 Edebiyatdefteri.com Web Zamanında Edebiyatdefteri.com Sunucularına Yüklenmiş/Güncellenmiştir.
Edebiyatdefteri.com sunucularına yüklenen veya güncellenen şiirler web zaman damgası ile işaretlenir. Web zaman damgası ile işaretlenen şiirleri sertifika zamanında yer alan bilgilere göre doğruluğunu taahhüt eder.
Detaylı Bilgi İçin Tıklayın.
Eskiden çok eskidendi Hiç de fazla etkilemezdi Yüreği alkol kokan o şarkı çoğu sevenleri Duyulurdu kimi zamanlar orada burada Tarafımdan bile mırıldanılırdı kimi zamanlar da Takmazdı sevmeyen birinin yüreği doğrusu Önceleri alkol kokan o şarkıyı pek kafasına… +++ Sevmeye görsün bir insan ama Değişirmiş insanın huyu öylesi zamanlarda Keşke sevmek eylemi, İlk fark edildiği çizgi de donup hemen orada kala kalsa ? Bir yürek terk edilmek korkusuyla yaşayınca Meğer kaynatırmış sahibinin ruhunu Bazı şarkılar var ki tıpkı bir lav kıvamında ! Ve hemen ezber olurmuş o şarkı seven dudaklar da… +++ Önceden hiç fark etmediğin nağmeler birden bire Bir şaheser adayıdır artık sevgiliden ayrıldığın günler de Kendi ölümünün senfonisi gibi yansırmış adeta Bir ayrılığın ardından insanın kulaklarına... +++ Kendi kendine söylenirsin, “Bu gibi yitik bir şarkıya dayanmasını bilmelisin ?” Lakin o şarkının hikayesini sen tek yaşayan, tek bilensin Yani her ayrılanın bir şarkısı olduğu gibi Senin de olur öyle bir dinlediğin Daha ilk tınısını duyduğunda yaşamını zehir edersin !... +++ Gözün kör, kulağın sağır olur senin yabancı nağmelere Dirilir yüreğinde ki tozlanan duyguların Dirilir o şarkı her aklına geldiğin de Başlarsın isyanlara ve de için için inlemelere Bir günün bin yıla denk düşünce !... +++ Abdullah Yüce söylerdi o şarkıyı bir taş plak da; “Bulutun Rengi Vurmadan Cama…” Uyandırır bu şarkı insanın yüreğinde ki ölümleri birden bire Bir ceset etkisiyle sarsılır ruhun şarkıyı her dinlediğinde Sensin, o sensindir artık ne çare, Ayrılık sonrası bu malum cenaze !!!... +++ Dağılır küflü nağmeler tüm kılcal damarlarına Dahası aşk’tan çok ölüm yakıştırılır senin bu son durumuna İlahi bir aşkın lekelisi gibi kalır nihai hikayen alın yazın da Ve savrulup durursun sen hep oradan oraya O büyülü nağmelerin en yıkıcı furyası başladığında… +++ Çok büyük konuşmamalıymış meğerki bir insan Bir sokak şarkıcısının bize sunduğu çatlak bir ses Hatta anlamlı ve ahenkli bir dışlayıcı nefes Asla burun kıvırmaya gelmez ! İlk kez duyduğun bir şarkı bile Halka halka büyürken yüreğin de kendini hiç belli etmez Sana ne darbeler vuracağını önceden hissettirmez… +++ Püskürtür duygularını sokaklara, meyhanelere bilesin ? Tekleyince yüreğin belki de bir sona doğru En azından sendelersin Ve konuşur senin yerine derin derin, Biri dolup, biri boşalan o teselli kadehlerin !… +++ Bırak “Bulutun rengi vursun” ruhunun puslu camına Paslanan içini alıştırırsın acıya Bari dayan ki biraz daha O şarkıyı sürekli duyup, giderek verdiği hüzne alışınca "Bulutun rengi" vurmaz artık darbe gibi ruhunun camına Alışırsın elbet zor ola bile sen sonun da, Yüreğinde yaşadığın kansız ihtilallere, kansız acılara !... +++ Eski ve yitik bir aşk hikayesinin sözleriydi “Bulutun rengi” şarkısı mazinin sahipliğinde Şimdi ise o şarkı yıllanmış şarap değerinde Büyülerdi dinleyenlerini merhum Abdullah Yüce de ! Şaraplaşmıştı hani giderek bir de, Şaraplaşmıştı dura dura gönüllerin mahzenin de... +++ “Şarap mahzen de yıllanır” derlerdi hep hani ya Tüm seven yürekler de yıllanırdı o daha çok da ”Dertleri zevk edinmek” tek çözümdür biten aşklarda Zevk edin dertleri sen de “Bulutun rengi vurmadan cama” Ancak taşıyabilirsin öylesi dertleri o defa, Belki sen o zaman yüreğinin sırtında… ……. …………… ………………………………. İsmail Hakkı Gürcanok …………ADANA………………… ……05 Nisan 2000…………………
Sitemizde daha iyi hizmet verebilmek için sitemizde çerez kullanılmaktadır.