"- GÖÇ -" isimli şiir 22.10.2024 11:17:29 Edebiyatdefteri.com Web Zamanında Edebiyatdefteri.com Sunucularına Yüklenmiş/Güncellenmiştir.
Edebiyatdefteri.com sunucularına yüklenen veya güncellenen şiirler web zaman damgası ile işaretlenir. Web zaman damgası ile işaretlenen şiirleri sertifika zamanında yer alan bilgilere göre doğruluğunu taahhüt eder.
Detaylı Bilgi İçin Tıklayın.
Bu şiirimde, geçim derdiyle köylerden büyük şehirlerin varoşlarına bin bir umutlarla göç eden, ancak büyük şehirlerin kalabalığında boğulup, kaybolan ailelerin hüznünü yansıtmaya çalıştım.... Şiir uzun olduğu için iki bölüm olarak yayınlayacağım..
- GÖÇ -( 1 )
Bilirim bilirim elbet çaresizlik içinde köyden kente göçün hüznünü… Umutlarını kamyonlara yükleyip gider insanlar… Yüreklerini ardında bırakırlar yaşlı gözlerle, içleri kan ağlar ve kabaran öfkeyle feleğe hayıflanırlar ve de durmaksızın bilinmezlere doğru yol alır garibanlar……
Bilirim meçhule yol alan hüzün yüklü kamyonları… Onlar ki; umutları kendilerine yol yaparlar, dondurucu soğukları, kavurucu sıcakları bağrına basıp, deli rüzgârlara ve bitmeyen özlemlere meydan okurlar……
Bilirim elbet gurbet ellere varışın şaşkınlığını ve bir gecekonduya can havliyle kamyonların varışını.. Yeni yerlerin yeni filizlenen umutlarını ve mahşer kalabalığında yalnız kalan, şehrin yeni konuklarını bilirim elbet…………………
Bilirim derme-çatma bir gecekonduyu yuva yapma telaşını, şehir hayatına yabancı kadınları, kızları ve çocukları, sokaklara ilk çıkışları, ilk ekmek alışları, hüzünlü adımları, düşünceli yürüyüşleri ve ürkek bakışları bilirim elbet………..
Bilirim yaşama şanslarının sudan çıkmış balıklarla eş olduğunu ve umut ile umutsuzluk arasında sıkışıp kalan düşünceleri ve kalp atışlarından belli isyankâr tedirgin yürekleri bilirim elbet………
Bilirim geçim derdiyle yoğrulanları... anaları, babaları, oğulları, kızları... şafak vaktinde fabrikalara koşanalrı, çocuklarının ellerine kalem yerine fırça ve omuzlarına çanta yerine boya sandığı asarlar…… Görürüm minicik elleriyle fırça sallayan, simit satan çocukları; buğulu gözler ve buruk yüreklerle güle oynaya okula giden, parklarda bahçelerde neşeyle oyun oynayanları izleyen emekçi küçük çocukları bilirim elbet……………
Bilirim!.... O kadınlar ve kızlar ki; Akşamlara kadar köhne atölyelerde çalışırlar ve akşamları evde yuvalarına özveride yarışırlar… Fark edemezler bile köyden şehre geldiklerini, çalışmak, didinmek ve özveridir çünkü yaşamlarının tek değişmeyeni………… Sadece işe gidişlerde bakarlar etraflarına ve farkına varırlar hayatın, özlemini duyarlar ojeli tırnak, topuklu ayakkabı ve kürklerle sürülen saltanatın… Bulamazlar otomobili, otobüs ve dolmuşlara dahi hasrettirler, dert olur yüreklerine yürümekten şişen ayaklar ve çalışmaktan nasırlaşan eller….
Gün gelir şehrin havasına kapılır özenirler her şeye oğullar, kızlar!.. Bazen hayallerinin peşine düşer, bazen gönüllerini birilerine kaptırırlar. Kendileri gibi saf ve temiz sanırlar çünkü herkesi, belli olurmu hangi namertliğin, kalleşliğin onları beklediği!?…
Bazen yanlış zaman ve mekânlarda yanlış insanlarla dostluklar kurulur, çoğu zaman yer-yurt, eş-dost ve aileler unutulur. Bir bakarsın düşmüşlerdir gençler birilerinin ağına, dönülmez yola girilmiştir artık, saplanmışlardır şehrin bataklığına…
-Zafer Yanık-
Sitemizde daha iyi hizmet verebilmek için sitemizde çerez kullanılmaktadır.