"Limoncu Baba" isimli şiir 3.10.2023 17:00:52 Edebiyatdefteri.com Web Zamanında Edebiyatdefteri.com Sunucularına Yüklenmiş/Güncellenmiştir.
Edebiyatdefteri.com sunucularına yüklenen veya güncellenen şiirler web zaman damgası ile işaretlenir. Web zaman damgası ile işaretlenen şiirleri sertifika zamanında yer alan bilgilere göre doğruluğunu taahhüt eder.
Detaylı Bilgi İçin Tıklayın.
Bu şiirimi de ortaokul ve lise yıllarından tanıdığım, Erzurum'da yaz-kış demeden limon satarak geçimini sağlamaya çalışan Mehmet amcanın anısına yazdım!....
-Limoncu Baba-
Adı Mehmet idi, Mehmet EKŞİ……. Tesadüf bu ya! Soyadı limonlarının tadı ile özdeşti. Hayat ismini çalmıştı da ondan, sanki yeni bir isim hediye etmişti…
Kimseye ilişmezdi, kendi halinde birisiydi. Kusuru kendinde arar, iyiliği başkalarından bilirdi. Ondaki; Mertliğe muhabbet ve namertliğe kin idi, Limoncu baba ne kaybettiğine üzülür, ne de bulduğuna sevinirdi….
Bir karısı vardı hayatta, bir oğlu hayalinde ve bir de kedisi. Yuvaları; küçücük, bakımsız amma sıcacık bir evdi.
Onbeş yaşında ölmüştü oğlu, doktorlar verem demişlerdi, henüz bıyıkları terlemiş fidan gibi bir delikanlıydı ve o; Limoncu babanın en büyük sevdasıydı…..
Yaşlanmıştı limoncu baba, yetmişine dayanmıştı, sakalı upuzun bembeyaz ve saçları ağarmıştı, gözlerinde fer ve kalmamıştı dizlerinde derman, geçip gitmişti gençlik, geri döndürülemezdi zaman….
Yüzündeki kırışıklıklar yaşamının nakışlarıydı, Limoncu baba uzun boylu, narin yapılı, biraz da zayıfçaydı. Yaşanmış anıların ve çekilen çilelerin izleri vardı benliğinde, hiç bir şeyden tad almaz olmuştu, ömrünün bu son deminde….
Her akşam limonlarını okşarcasına siler parlatırdı ve özenle sandıklara atardı, sonra tekerlekli arabasına yükler, erkenden uyanabilmek ümidiyle yatardı…
Sabahları güneş doğarken kalkar bir bardak süt içerdi, tekerlekli arabasını önüne katar yavaş yavaş iterdi, aheste aheste yürürken pazara doğru, biricik karıcığı, can yoldaşını süzerdi…
Pazaryerine gelir, her zamanki yerinde tezgahını açardı, arkadaşlarıyla safa-hoş eder bir cigara yakardı, sonra yavaş yavaş doğrulup, ‘ya nasip’ deyip müşterilerine bakardı…
Yıllar var ki geçimini aynı işten sağlardı, 'limonlarım var!..Sulu sulu..!' diye nara atardı, sabahtan akşama kadar çırpınıp, ancak üç-beş limon satardı….
Yaz-kış, yağmur-çamur demeden çalışırdı… Kolay mı? Yaz sıcaklarında güneş altında kavrulmak ve bahar yağmurlarında iliklerine kadar ıslanmak vardı. Kışlar, ah Erzurum’un bitmek bilmeyen o çetin kışları! Sanki gökyüzünden çile yağardı….
Kimi zaman çalışmaktan bitap düşer, akşamlara sabırsızlanırdı…. Çünkü akşamlar; eve dönüş demek, yorgunluklara veda zamanıydı, sıcacık yuvayı teneffüs edebilmek ve can yoldaşının tebessüm anıydı ve bu; Limoncu babanın nefes alabilme imkanıydı…
Bir akşamüstü Limoncu baba ürkek adımlarla evine vardı, bahçede karşıladı onu biricik karısı. El-ele, gönül-gönüle yuvalarına yöneldiler o gün yüreğinde tarifsiz bir hüzün vardı….
Her şeye bir başka gözle bakıyor ve her şeyi bir başka görüyordu sanki…. İstemiyordu; Ne hayat arkadaşının elini bırakmak, ne de ondan başka bir şeye bakmak…
Önce biraz soluklanıp, yemeklerini yediler, çaylarını yudumlarken mazide gezindiler; Gençlikleri, tanışmaları, düğünleri, biricik oğullarının doğumu ve ilk heceleri…
Vakit hayli ilerleyince yataklarına uzandılar. Sarıldılar birbirlerine hiç ayrılmamacasına, gönülleri-bedenleri birbirine kenetlenmişti sanki, anlaşılan bir başkalık vardı O akşamda da...
MEĞER; LİMONCU BABA VEDA EDERMİŞ , O GECE KISACIK HAYATA!!!......
Ertesi sabah; Bütün sevenleri yaslı, Ağaçlar, gökyüzü ve kuşlar da yaslıydılar… Çekip gitmişti güneş, Mahzundu semada bulutlar!.. Tekerlekli arabası ve limonları orta yerde onu bekler gibiydi, pazaryeri bomboş, evi ıssız ve yürekler virane idi….
Caminin bahçesinde toplanmıştı bütün dostlar. Bu; Limoncu babaya veda, anılara gezinti ve onu unutmamaya yemindi……
Oldu mu be Limoncu Baba!.. Sen öyle ansızın çekip gidecek adam mıydın!? Nasıl gönlün elverdi de sevenlerini mahzun bıraktın?!!!………
-Zafer Yanık-
Sitemizde daha iyi hizmet verebilmek için sitemizde çerez kullanılmaktadır.