Dostlarımızın bize gösterdiği sevgiyi abartmamız, duyduğumuz minnetten değil, takdire ve sevilmeye ne kadar layık olduğumuzu herkese göstermek içindir. LA ROCHEFAUCAULD
Paylaş
"GÜLE GÜLE ÜSTAT" isimli şiir 8.11.2021 22:17:12 Edebiyatdefteri.com Web Zamanında Edebiyatdefteri.com Sunucularına Yüklenmiş/Güncellenmiştir.
Edebiyatdefteri.com sunucularına yüklenen veya güncellenen şiirler web zaman damgası ile işaretlenir. Web zaman damgası ile işaretlenen şiirleri sertifika zamanında yer alan bilgilere göre doğruluğunu taahhüt eder.
Detaylı Bilgi İçin Tıklayın.
Ah! be üstat, Sonunda sen de düşüp gittin Azrail'in peşine! Biz şimdi, bu koca deryada, Tek başımıza ne halt edeceğiz? Senden ayrılacağımızı sanma, Bir kaç güne kalmaz, biz de geliriz!
Bir Yusufçuk havalandı sanki gökyüzüne… Daha dün gerçektin… Sen de hayal oldun gittin be koca çınar… Olur mu böyle, şaka gibi ayrılmak? 'Olsun be! ne olacaksa olsun! Bu da benim size Ayrılırken şikayetim olsun..' Demiştin de inanmamıştık, ansızın gideceğine.
Şiirlerin ortada kaldı sanma! Sen şiirlerinde yaşıyorsun… Yufka yürekli, iyi niyetliydin Asi bir küheylandın yerine göre. 'Kesmez beni bu acılar Beni vursa da bu puştlar Ancak sırtımdan vururlar Lanet olsun! ' der, Serzenişte bulunurdun. Bu sözün de, şerefsizlere, namussuzlara, Kapak olsun!
Ah! be üstat… 'Bir yanım şiir destan, bir yanım kirli fistan Bir yanım güller açmış, bir yanım viran Bir Anka kuşu gibi, Kendimi külümden yarattım.' Diyordun… Hadi şimdi de yarat üstat… Yarat da, aramıza dön, gittiğin meçhul yerlerden… Gidişine alışamadık, şiirler, besteler öksüz kaldı. 'Geceler tanır beni; konarım göçerim ben. Geceler tanır beni; kan damlar içerim ben.' Diyordun… Yine kon üstat, nereye konmak istersen… Bizim için bir şeref, bir onur olur. 'Kaçıncı ölmem, kaçıncı dirilmem bu? ' Diye düşünme… Sen hiç ölmedin ki…
Nereye, nereye gidiyorsun böyle apansız? Vakitsiz gitmeler, gitme sayılmaz üstat… 'Adımız bela diye yazılmıştı dağlara taşlara, Boynumuzda ağır vebal, koynumuzda çapraz tüfek... El tetikte kulak kirişte Ve sırtımız toprağa emanet... Vakit tamam, sizi terk ediyorum. Hoşça kal iki gözüm hoşça kal.' Deyip, şaka yapar gibi gittin… Ne diyeyim, Allah’a emanet ol. Bir narin kelebek ölüsü bırakıp tam ortamıza, Kurşun gibi, mayın gibi tutuşarak tükettin kendini be üstat.
Sanki bir oyun bu, birazdan uyanacaksın... Birazdan ateşi karıştırıp bir sigara saracaksın Hesabın kalsın mahşere Demek şimdi gidiyorsun; Yazdığın son şiir öyle yarım kalacak! Gitmek istiyorsun, git... Bir savaşçı asla vedalaşmaz! Durma git! Dışarısı dinamit...dışarısı enkaz! Güle güle git! Şarkılara bel bağlamak faydasız. Üstümüze kapıları kaparcasına gittin... Artık bitti diyorsun, git… Dışarısı panik, dışarısı izdiham! Kırılsın kapı-çerçeve, kırılsın bu cam… Sorma git!
Karşılaşmak ömür boyu imkansız. Bizleri hazanda koyup bahar dalına gittin... Bilmiyorum ne yapsak, ne söylesek anlamsız. Ayrılmıştı dünyamız; kendi yoluna gittin... Gittin ah... bir mevsimdin, Çizemediğimiz resimdin. Kalbimize bir çiviyi, Çakarcasına gittin... Sen ardında yas bıraktın Ağlayan bir eş bıraktın Çürüdü gözlerin, yüreğin, bu yağmurlu şehirde… İşte gidiyorsun...
Hicran kalsın teneşirde. Bize yüzyıllardır sesini kaybetmiş Bir türkü söyleyecektin... Ve bir yayla şefkatiyle Kirpiğimizin ucundan öpecektin. İşte gidiyorsun, hiçbirimiz, hiçbir dilde seni anlayamadık. Sen başını verdin, bizimse, İnsafsız bir linç oldu karşılığımız. İşte gidiyorsun, Penceresiz bir dünyanın labirentine İşte gidiyorsun, Seni gönlümüzde, Şiirlerini dilimizde yaşattığımızı unutmadan, Git! ... Güle güle üstat… Güle güle git…
Vecdi Murat SOYDAN
Sitemizde daha iyi hizmet verebilmek için sitemizde çerez kullanılmaktadır.