Web Zaman Damgası

.... B A B A .....

((((((((((((((((((((((((((((((((((((((((((((((((((((((((((
((((( B A B A )))))))))))))))))))))
(((((((((((((((((((((((((((((((((
))))))))))))))))))))

Yıllar geçti
Geçmesine de
Yetişemedim ben hala
Yetişemedim daha
Mümkün olmadı ki hiç yetişmek ona
Sürekli içimde büyüyen babama…
+++
Deneyimsiz ve eksik kaldım o gidince
Sessiz sedasız konuşan bir rehber gibiydi
Onun bana bıraktığı iz düşümleri bile
Geçiyor şimdi boz bulanık günlerim
Geçiyor hayata direne direne
Kimi kalabalıkların bu cana ikram ettiği türlü ölümlerle...
+++
Sekiz köşeli bir kasketi vardı
Girer girmez bizleri dünyaya getirdiği evine
Etrafa hemen bir baba kokusu saçardı
O çok uzaklardan bile
Buram buram Anadolu kokardı !...
+++
Pazar günleri çalışmazdı bir de
Tatil mi ?...Ne alaka ?...
Tembellik mi ?…Asla vede asla !...
Yaşlı kemiklerini dinlendirirdi o öylesi günlerde
Yorgun düştüğü için ölümcül yılların ellerin de...
+++
Keyif satardı sanki bazen de
Etrafında ki kimi insanlara
İtina ile ütülenmiş ve yalın çizgileri olan gömleğiyle
Ve yeni diktirdiği krovaze ceketiyle
Hep o şekil gidip gelirdi pazar günleri sağa sola
Etrafa caka satıyormuşcasına
Eski Adana'nın köhne kaldırımların şahitti buna...
+++
Çay içmeye giderdi boş zamanlarında
Kör Hüseyin’in salaş kahvesine
Cebindeki birkaç helal kuruşla
Takılırdı kimi zamanlar oralara işte
Çay ısmarlardı çevresindeki hatırlı kişilere
Tarifsiz bir zevk içinde !…
+++
Hayatımla yakın bir benzerlik bağı olan
"Eskici ve oğulları" öyküsü vardı
Onun da hayatları çileli mi çileliydi
Orhan Kemal’in bir öyküsün deolduğu gibi
Oradaki eskiciye benzetirdim ben babamın çilesini
Eskicinin oğluna ise tıpa tıp kendimi...
+++
Nasıl çakılırdı bir ayakkabının ökçesi
Ağzının içindeyken birden çok yedek çivi
Yutmadan ağzının içinde onları nasıl tutardı ki
Dişler arasındayken uzun süre hepsini
Bu benim babam da
Çocukken özenip de en hayret ettiğim bir şeydi...
+++
Merak eder dururdum
O'nun o an ki ustalıklı hallerini
Özenirdim yalan değil ya hani
Çocuk yaşlarımdayken
Galiba hiç bana sezdirmeneden
O da izlerdi beni;
"Bak, sen de aynı böyle böyle yap"
Der gibi bakardı bana sanki...
+++
“Koca kütük “ diye anardı rahmetli babamı
Rahmetli anam da hep
Çalım atmam isteniyordu hayata benden
Yaşım küçük de olsa da er vakitteyken
Okulsuz bir hayatın talebesi olacaktım
Mezun olmam gerekiyordu
Öylesi bir mektebin diken dolu kalbinden
Gol atmam gerekecekti hayatın dar kalesine
En dik yamaçlarına tırmanacaktım onun bir de !...
+++
Bir tencere kaynatacaktım ocak da
Lakin “ Koca Kütük” ağır hasta !
Bitmek üzereydi ömrü iğneli bir yatakta
Soluyup duruyordu zorla
Ne yazık ki babam,
Artık ölümün soğuk kucağında !...
+++
Aç kalmamak uğruna
Soğuk su satacaktım kentin sıcak duraklarında
Simit satacaktım kör sabahlarda
Gazete satacaktım " Yeni Adana "
Çocuk yaşımla
Dik duracaktım helalil karşısın da
Çalmamak için savaşa savaşa !...
+++
Yetiştirememişti siparişleri
Babam sağlın da
Paslanmıştı ilk günden daha
Örs ve çekici el değmeye, el değmeye
Alışmamışlardı o aletlerin hiç biri de
Başka bir yabancı usta ele !...
+++
Örümcekler ağ yapmıştı bir gecede,
Dükkanı dönmüştü ıssız bir çöle
Ses vermiyordu baraka bozması iş yeri de
Çıkmıyordu oradan hiç bir aletin sesi
Tak !...Tak !..Tak !.. / Pat !...Pat pat !...Diye ?
Belki de isyan ediyorlardır kadere
Sessizce...
+++
Çıt çıkmıyordu artık onun baraka dükkanından
Ağlıyordu aletleri sanki
Gizli gizli ve de içli içli
Hatta belki de yürüyüp gidemedikleri için
Emektar ustalarının arkasından
Melül mahzun bakıyor gibiydiler durmadan
Cenazesi geçerken BABA’nın omuzlardan !...
////////////////////////////////////////////
///////////////////////////////////////////
İ . HAKKI GÜRCANOK
.…2000 / A D A N A….