Web Zaman Damgası

YAĞMURLU BİR AKŞAM GİBİYİM

))))))))))))))))))))))))))))))))))))))))))))))))))))))))))))))))))))
YAĞMURLU BİR AKŞAM GİBİYİM
((((((((((((((((((((((((((((((((((((((((((((((((((
))))))))))))))))))))))))))))))))
((((((((((((((((((

Bin türlü bilmece
Uçuşuyor karanlık kanatlarıyla
Çözümlenemeye, çözümlenemeye
Buram buram sevdan kokan yüreğimde
Yağmurlu bir akşam gibiyim bugün ben yine
Bu kentin
Ipıslak ve simsiyah örtüsü içinde…
+++
Kanamakta özlemim akıp gittikçe saniyeler
Doğmayan güneşimi beklemekten donabilirler
Yanıp yanıp sönüyor sanki içimin en derinin de bir yer
Saplanırken kulaklarıma maziden sızan sesler…
+++
İşgüzar yalnızlığımın abidesi gibi olmuş meğer
Anıların sarılıp sarmalandığı kıyı köşeler
Sabrımın ipini tartıyorlar güya kendi usullerince
Bu sanık kentin sinesiyle
Sarmaş dolaş yaşayan giden tüm küflü günler
Ve de cılız renkleriyle konuşan taş yürekli bir fener !...
+++
Acılarımı anlatıyordu lakin bahse konu o fener bana
Sinerek is dolu yüreğime ölü ışıklarıyla
Kaynıyordu yüreğim, kaynıyordu bir mahşer anı gibi hem de !
Zehirli bir bıçak sıyırıyordu iç dünyamı adeta
Sönük vicdanıyla kör bakışlı aşkımın tam kıyıcığında…
+++
Böylesi kabuslu zamanlarım da tutuşup yanardım
Cesaretliymişim seni düşünmekle hala ben ey sevdalım !
Cesaretliymişim be ey tatlı vefasızım !
Bunu bu deniz huylu kentte çok daha iyi anladım…
+++
Yağmurlu bir akşam gibiyim bugün ben yine
Bu kentin ıpıslak ve simsiyah örtüsü içinde
Aşktan yana yoksul kalan sevgi susuzluğundan ağlar
Hani dalları yapraksız kalmış var ya,
Sahil kaldırımların da uzayıp giden o sevgi yoksunu ağaçlar
Ben onlara baktıkça yüreğimi hep koyu bir hüzün dalgası sarar
Ve çıplak dalların manzarası şu nazik ruhuma hemen saldırmaya başlar !...
+++
Anlatır geçmişi ballandıra ballandıra yağmur ıpıslak diliyle
Durup durup ve de iri iri inerken son bir hızla tepeme
Hem de öldürücü nemi ile, hem de kamçılı seli ile
Böylesi ağrılı çizmeyin ne olur yaşamı bana
Ne olur yağmurlar siz de ?…
+++
Ağrılı çizmeyin yaşamı bana sizler de
Ey zalim manzaralı dallar !
Gülmeleri yaprak yaprak yerler de sürüklenen ağaçlar
Ağrılı çizmeyin bari sizler olsun yalvarırım ne var ?!
Meçhule doğru akışan ey korku dolu yapraklar !!!…
+++
Yağmurlu bir akşam gibiyim bugün yine ben
Bu kentin
Ipıslak ve simsiyah örtüsü içinde ruhu tir tir titretilen !
Öyle bir meyveyim ki daha olgunlaşamadan düşüp yere ezilen,
Talihsizlikten dişlenip dişlenip sonra da kakılıp itilen…
+++
Ak karanfiller fısıldardı büyülü nefasetiyle bana seni
Her zaman pembe duygular içinde saklardım sana beni
Ufkun ötesine dikilirken ancak fark ederdim yeni halimi
İlk buluştuğumuz andan beri anla ki ben hala sendeyim
Geçmişte de hep söylerdim, bugün de aynı şeyi söylerim
Bir an olsun değişmedi ssana tiryakiliğim...
+++
Sabırla gezinirken tren rayları üzerin de içimi serinletirdim
İstersen daha çok acı çektir, seve seve çekerim,
Lakin seni düşlerken bile geçer ruhsal ezikliğim
Kapkara olurdu kimi zaman tren kömürü gibi düşlerim
Kimi zaman da sana çıkan yolları asla keşfedemezdim
Eski bir yokluğundan gelip, yeni bir yokluğuma giderdim…
+++
Sana bir şiirim de şöyle demeliyim;
Böylesi yağmurlu akşamlarda gelme usuma ne var ?
Gelme, istersen kendi ömrümü ölümlerinle takas edeyim ?
Seni biraz çok daha yaşayıp,
Bari ölümümü bir süreliğine olsun başımdan defedeyim ?
Yoksa sana nice yağmurlara dek sitem edeceğim…
///////////////////////////////////////////
//////////////////////////////////////////
İ. HAKKI GÜRCANOK
ADANA / Eylül / 2001
//////////////////////////////////////////