"Yeni başlayanlar için Şiir kelimeler-2" isimli şiir 12.9.2024 09:21:55 Edebiyatdefteri.com Web Zamanında Edebiyatdefteri.com Sunucularına Yüklenmiş/Güncellenmiştir.
Edebiyatdefteri.com sunucularına yüklenen veya güncellenen şiirler web zaman damgası ile işaretlenir. Web zaman damgası ile işaretlenen şiirleri sertifika zamanında yer alan bilgilere göre doğruluğunu taahhüt eder.
Detaylı Bilgi İçin Tıklayın.
Işık: Yol gösteren aydınlatan kimse Yol gösteren bilgilendiren kişi
Bilgi: Yolumuzu aydınlatan bir güneştir
Yüreği yanmak: Üzülmek
Tutku: İnanların herhangi bir şeye karşı göstermiş olduğu aşırı düşkünlük
Sevgi: İnsanı bir şeye veya bir kimseye yakınlığı ve bağlılık
Aşk: Aşırı sevgi ve bağlılık duygusu(Sevda),
Kan: Vücutta damarda bulunan kırmızı sıvı
Mum: Bir fitilin etrafına erimiş bal mumu
Bencil: sadece kendini düşünen başkalarını önemsemeyen
Yatmak: Bir şeye veya bir şeyin üzerine boylu boyunsa uzanmak(Bizim iş yatta)
Hasret: Bir yere bir kimseye duyulan özleme denir(Hasretle gelmesini bekledi) Özlem: Bir kimseyi bir yeri veya bir şeyi görme ona kavuşma isteği
Yangın: 1-zarara yol açan büyük ateş. 2-halk ağzından (hastalıkta) ateş. "Çocuğun yangını var"
Mabet: Tapınak(İsim)özel bir konuda sevgi ve saygı ile bağlanmanın ortaya konulduğu yer(Mecaz)
İlah: tanrı kainatı yaratan olarak inanmak
Rab: Tanrı
Allah: Var olan her şeyi yaratan koruyucusu olan tek, yüce ve üstün varlık Yaradan Tanrı, Rab, Mevla
Bulut: Gök yüzünde bulunan Küme küme gri ve beyaz renkli şekiller
Yıldız: Gök yüzünde parlayan geceleri ışık
Gök: Dünyadan yukarıda görünen mavi katman
Güneş: Gezegenlere ve yer yuvarlağına ışık ve ısı veren büyük gök cismi
Ay: Gök cismi
Dünya: Üzerinde yaşadığımız yer yüzü
Fırtına: Yağmur ve kasırga getiren çok güçlü rüzgâr
Bu rüzgârın denizde veya kum çöllerinde yarattığı dalgalanma
Güç anlatılan kötü durum(Mecaz)
Karşıt düşünce veya durumların yarattığı karışıklık sıkıntı
Yağmur: Su buharının gök yüzüne yükselerek soğuk bir tabakaya rastlayarak
su şeklinde yere inmesi, bereket, rahmet
Çokluk bolluk: Çok ve sık düşen
Kar: Su buharının atmosferde yoğunlaşarak yer yüzüne beyaz ve biçiminde yere yağması
Dolu: Gök yüzünden yuvarlak yuvarlak yer yüzüne yağan buz
Fırtına: Önüne geleni kırıp savunan güçlü rüzgâr
Gece: Saat ondan sonra gün ağarıncaya kadar geçen karanlık süre
Karanlık: Saat ondan gün ağarıncaya kadar olan süre
Mehtap : Ay ışığı
Gündüz: Günün sabahtan akşama kadar süren aydınlık bölümü (zarf)Gündüz vaktinde
Seher: Sabahın güneş doğmadan önceki zamanı, seher vakti
Toprak: (a) Yer kabuğunun toz durumuna gelmiş türlü kitle kırıntılarıyla çürümüş organik cisimlerden oluşan ve canlılara yaşa ortamı ortamı sağlayan yüzey bölümü b)Yer kabuğunun bu bölümlerinden yapılmış c)Arazi, tarla d)Memleketli e)Jeoloji Kara toprak Ülke Gümüş: Parlak beyaz renkte, kolay işlenir ve tel durumuna gelebile element
Altın: kolay işlenen yüksek değerli paslanmaz element
Mavi: a)İsim yeşil ile menekşe rengi arasında bir renk, bulutsuz gök yüzünün rengi mavi
Solgun: Rengini tazeliğini canlılığını veya parlaklığını yitirmiş olan, solmuş
Yaratılmak: Yaratma işine konu olmak Aciz: (a) Gücü bir şeye yetmez, güçsüz (b)Beceriksiz
Soluk: Rengi atmış olan, solmuş, uçuk a)Parlaklığını yitirmiş(Işık) b)Rengi kaybolmuş matlaşmış nesne c)Ak ciğerlere çekilen d)Akciğerlerden atılan hava, nefes e)Ciğerlere hava alıp verme
Tanrıça: Çok tanrıçalıkta Kadın tanrı
Göz: Görmeyi sağlayan organ
GÖZE GELMEK: Deyim
Saç: Baş derisini kaplayan kıllar
Ses: Kulağın duyacağı titreşim
Müzik: Müzik kulağı, canlı müzik, elektronik müzik, pop müzik , popüler müzik, halk müziği, İspanyol müzik
Melodi: Müzikleri bestelemek
Beste: Bir müzik eserini oluşturan ezgilerin bütünü Belki hala o besteler çalınır. Yahya Kemal Beyatlı
Nafile: (a)Yararsız (b)Boşuna (c)Boş yere (d)Fazladan kılınan namaz veya tutulan oruç
Rüzgar: Havanın yer değiştirmesiyle oluşan esinti, yel
Ümit: Umut Dilek: Talep, temenni , rica , murat
Göz yaşı: Gözden akan damlacıklar
Mutluluk : Sevinmek
Hüzün: Gönül üzgünlüğü, gam keder, sıkıntı
Kin: Birine karşı duyulan öç alma isteği
Kindir bizim düşmanımız. Y.Emre
İhtiras: Aşırı, güçlü istek , tutku
Can: 1-Yaşayan varlıkların yaşamasını sağladığına ve ölümle varlıktan ayrıldığına inanılan madde dışı varlık, "İnsanın canı tatlıdır, herkes ölümden korkar" 2.yaşama, yaşam. "Boğulanı kurtarayım derken canından olmuş"
Hayal: Düş
Gerçek: 1-el ile tutulup göz ile görülecek biçimde tam anlamıyla var olan, hakiki 2.kendisi gibi bulunmayan
Mucize:1. akıl yoluyla açıklanamayan, Tanrısal bir güç tarafından yaratıldığına inanılan doğaüstü olay. 2. insanları hayran bırakan olağanüstü olay ya da şey.
Siyah: 1-bütün ışınları emen, hiçbir ışını yansıtmayan en koyu renk, ışıksız, karanlık gece rengi, kömür rengi. Benzer: kara 2. s. bu renkte, koyu renkte olan. "Siyah birayı severdi"
Beyaz: 1. süt, pamuk, kar gibi şeylerin rengi. Benzer: ak 2. sıfat bu renkte olan. "Beyaz giysiler içindeydi"
İki: iki sayı
Çift:birbirini bütünleyen iki tekten oluşan, ikisi bir takım oluşturan. "İki çift çorap aldım" 2. kalansız olarak iki ile bölünebilen, tek olmayan. "Ayın çift günlerinde şiir okuyorum"
Gizem: Felsefe terimi:
aklın erişemediği ve dolayısıyla mantığa, akla uygun bir açıklaması yapılamayan, ne olduğu çözülemeyen, Sır: 1. kimseye söylenmemesi, gizli tutulması gereken şey, giz. 2. insan aklının yeterince açıklık getiremediği şey. "Doğa sırlarla dolu"
Kul: 1.(Tanrı’ya göre) insan. "Kul sıkışmayınca Hızır yetişmezmiş" 2. eskimiştir•tarih terimi köle ya da karavaş.
Ölüm: 1. insan, hayvan, bitki gibi herhangi bir canlının yaşamının tam ve kesin bir biçimde sona ermesi. 2. ölme biçimi. "Onun attan düşerek ölümüne inanmak zor"
Yaşam: 1-canlılarda, doğumdan ölüme değin, etkinliği sağlayan olgular bütünü. 2. doğumdan ölüme değin geçen süre. "Gerçeği yaşamının sonuna doğru görebilmişti"
Hayat: yaşam, diri doğumdan ölüme değin geçen süre. Benzer: ömür
Nefes: 1- Soluk 2. (boş bir inançla) iyileştirir diye hastaya okuyup üfleme.
Kuş: 1. yumurtlayan omurgalılardan, akciğerli, sıcak kanlı, vücudu tüylerle örtülü, gagalı, uçucu hayvan
Kitap:
. eskimiştir basılı ya da el yazılı kâğıt yaprakların ciltli ya da ciltsiz olarak okumak için bir araya getirilmiş biçimi.
An: En küçük zaman
Direnmek:
1. herhangi bir düşüncede, bir durumda, bir istekte ayak diremek. inat etmek 2. karşı koymak.
Çabalamak:
güç bir durumdan kurtulmak ya da bir işi yapmak, başarmak için uğraşmak, güç harcamak.
Düşmek: 1. boşlukta, yerçekiminin etkisiyle, yukarıdan aşağıya doğru inmek. "Bütün cisimler boşlukta aynı hızla düşer" 2. (insan, hayvan gibi yürüyebilen şeyler) dengesini yitirerek yere serilmek, devrilmek, yıkılmak. "Çocuk koşarken düştü"
Dilemek: 1-bir şeyin yerine getirilmesi isteğinde bulunmak, yapılmasını istemek. arz etmek rica etmek 2. biri için bir dilekte bulunmak. "İyi yolculuklar dileriz"
Duymak: 1. ses olarak algılamak, ses almak, işitmek. "Sağır değilsen fısıltıyı duyarsın" 2. duyular aracılığıyla algılamak, nesnelerin fizik durumlarından duyular aracılığıyla bilgi edinmek. "Yüzümde esen yeli duydum" Benzer: duyumsamak
Terk etmek: 1. ayrılıp gitmek, bırakmak, ayrılmak. 2. (bir şeyi) bırakmak, yapmamak. "Sigarayı terk etmek kolay mı?"
Uzaklaşmak: 1-ayrılıp uzağa, uzak bir yere gitmek. "İçi, oradan hemen uzaklaşmak isteğiyle dolmuştu" 2. ilgisi azalmak, yabancılaşmak. "Sık görüşmeyince insan dostlardan uzaklaşıyor"
Sarılmak:
1. sarmak eylemine konu olmak. "Düşman her yandan sarılmıştı Üzerine bez sarılan yarası acı veriyordu" 2. bir şeyin üzerine bir ya da birkaç kez dolanmak. "Sarmaşık asmaya sarılmıştı"
nesnesiz (nesne almayan) eylem 1. sarmak eylemine konu olmak. "Düşman her yandan sarılmıştı Üzerine bez sarılan yarası acı veriyordu" 2. bir şeyin üzerine bir ya da birkaç kez dolanmak. "Sarmaşık asmaya sarılmıştı" 3. kollarını dolamak, kucaklamak. "Kadın bebeğine sarılmıştı" 4. bütün gücüyle ele almak, başlamak. "İşe sarıldık" 5. davranmak. "Hemen silaha sarılmak kabadayılık gösterisiymiş.." 6. mec. büyük bir istekle kendini vermek, benimsemek. "Çocuk bu yıl derslerine iyi sarıldı" 7. mec. hemen yapmaya koyulmak, işe girişmek. "Haberi duyunca kutlamak için telefona sarıldı" 8. mec. büyük bir umutla bağlanmak, güvenmek. "İnsan hangi dala sarılacağını bilmeli"
Boğulmak:
nesnesiz (nesne almayan) eylem 1. boğmak eylemine konu olmak. 2. herhangi bir nedenle havasızlıktan ölmek. "Yüzme bilmeyen derin suda boğulur"
Tanrı: Çok tanrıçalıkta var olduğuna inanılan İnsan üstü varlıklardan her biri. İlah yaradan Allah Rab İlah Mevla Halik Hüda Hu Oğan
Bulut: Atmosferdeki su damlacıkları ve Buz taneciklerinin görülebilir süs kümeleridir
yoğunluk kazanmasıyla oluşan, biçimleri, yükseklikleri ve yol açtıkları hava olaylarına birden bire, ayrılan yığın.
Keder: Endişe Gök: (a) Gök cisimlerinin hareket ettiği sonsuz boşluk, uzay, sema, feza, (b)Yer yüzü üzerine mavi bir kubbe gibi kapanan boşluk, gök kubbe, sema (c)Gök yüzünün denizin rengi (d)Mavi veya yeşile çalan mavi
Yıldız: Gök yüzünde ışıklı gök cisimlerinden her biri Sinema, tiyatro veya müzik sanatçısı Bir toplulukta, bir meslekte, üstün başarı gösteren kimse(Mecaz)
Baht, şans, talih: Yıldızımız hiç barışmadı
Ay: Ay! Sen miydin? Ay ne güzel Gök cismi Ay Ay gibi
Işık: a)Cisimleri görmeyi, renklerini ayıt etmeyi sağlayan fiziksel enerji
Nur: ışık Şavk: ışık Erke Ziya Nur Şavk
b)Bir yeri aydınlatmaya yarayan araç c)Aydınlanmak için kullanılan elektirik e)Özellikle yüz ve gözlerde beliren parıltı. f)Aydınlatan kimse. Işık tutan aydınlatan gerçek bilgilerle bilgilendirilen kimse f)Gözle görülen ışıma
Alev: Yanan maddelerin veya gazların türlü biçimlerindeki ışıklı uzantısı şule
Karanlık: a)Işık olmama durumu Işıksız(Sıfat) c)Gereğince anlaşılıp bulunmayan ne olacağı sonu belli olmayan(Mecaz, sıfat) Karışık(mecaz)
Kıvılcım: 1. yanmakta olan bir maddeden sıçrayan küçük ateş parçası. 2. demir ve taş gibi maddelerin güçlü bir biçimde çarpışmasından sıçrayan ateş durumundaki küçük parça.
Sıcaklık:
1. sıcak olma durumu. 2. sıcak olan şeyin durumu, niteliği ya da etkisi. "Odanın sıcaklığı arttı"
8Mecaz): Aşk ateşi
Ateş: Yanıcı cisimlerin tutuşmasıyla beliren ısı ışık od nar(Ateş)
b)Tutuşmuş olan cisim ısıtmak pişirmek için kullanılan yer veya araç c)Patlayıcı silahların atılması d)Genellikle hastalık etkisiyle artan vücut sıcaklığı kızdırma
Ateş: Büyük üzüntü ve acı e) Ağzından ateş çıkarıyor f)(Mecaz) Öfke hırs f)Coşkunluk(mecaz) g)Tehlike(Mecaz) felaket. Evimize ateş düştü h)Ateş(Mecaz) Büyük üzüntü acı. Annem ölünce evimize ateş düştü. Ateş düştüğü yeri yakar
Deniz: a)Deniz dalgasız olmaz, güzel sevdasız olmaz b)Denizde kum onda para c)Denizi geçip çayda boğulmak d)Denizden çıkmış balığa dönmek e)Denize açılmak f)Deniz kenarında dalga eksik olmaz g)Deniz tutmak
Kıvılcım: a)Yanmakta olan bir maddeden sıçrayan küçük ateş parçası alev, çıngı b)Demir taş ve bunun gibi maddelerin güçlü çarpışmasından sıçrayan ateş durumunda ki parçacıkları c)(mecaz) Harekete geçiren d)Gök bilimi: Güneş yüzeyinde düzensiz aralıklarla görülen parlama
Kızıl: a)Parlak kırmızı renk, (isim) c)Aşırı derecede kırmızı olan d)Kominist(Mecaz)
Tat: a)Tadı damağında kalmak b)Tadı gelmek c)Tadı kaçmak d)Tadına bakmak e)Tadına doyum olmamak f)Tadına varmak g)Tadında bırakmak h)Tadından yenmemek i)Tadını almak j)Tadını bulmak k)Tadını çıkarmak m)Tadını tuzunu bulmak n)Tadı tuzu kalmamak(Veya tadı tuzu bozulmak) O)Tadı tuzu yok ö)Tat almak p)Tat kazanmak r)Tat vermek
Günah: a)Dini bakımdan suç sayılan, iş veya davranış, vebal b)Acımaya yol açacak kötü davranış, yazık c)Sorumluluk, vebal d)Kabahat, hafif suç
Ağaç: a)Meyve verebilen Gövdesi odun ve uzun yıllar yaşayabilen bitki
Kalp: Sevgi, gönül a)Vücudumuzda kanı pompalayan organ b)(Mecaz) sevgi gönül C)Kalp hastalığı d)(Mecaz) Bir ülkenin bir kuruluşun işleyiş, yönetim ve varlığını sürdürme bakımından en önde gelen yeri. Ankara Türkiye'nin kalbidir. e)(Mecaz) Duygu his
Genç: a)Yaşı ilerlememiş olan b)Gelişimini tamamlamamış olan bitki, hayvan c) Gençlikteki özelliklerini koruyan, dinç d)Zihin bakımından yeterince gelişmemiş toy e)Yeni gelişmekte olan
Genç Türkiye
Renk: Cisimler tarafından yansıtılan ışığın gözde oluşturduğu duyum, nitelik, çeşitlilik
DEYİMLER:
a)Rengi atmak b)Rengi kaçmak c)Rengi uçmak d) Rengini belli etmek e)Rengi solmak f)Renk almak g)Renk gelmek h)Renk katmak i)Renkten renge girmek j)Renk vermek k)Renk vermemek
Renk Kelimelerini içeren Birleşik Kelimeler:
Renk Bilimi: Renk Cümbüşü: Renk gideren Renk Körü Renk Ölçer Renk Ölçme: Renk Yuvası Basit Renk: Metalik renk: Ölü renk Pastel renk: Rengarenk: Sağır renk: Şeker Renk: Açık kahverengi renk: Alev rengi: Altın rengi: Bakır rengi : Bal rengi Barut rengi: Buğday rengi: Çivit rengi Demir rengi Duman rengi Erguvan rengi Fes rengi: Fil dişi rengi Gurup rengi: Fındık rengi Fıstık rengi Filiz rengi Gül rengi Gümüş rengi Hardal rengi: Kemik rengi: Kimyon rengi Kiremit Rengi Kurşun rengi Koyu kahverengi: Kül rengi: Leylak rengi Lila rengi Limon rengi Menekşe rengi Nohut rengi Pas rengi Portakal rengi Saman rengi Sincap rengi Saz rengi Şarap rengi Tahin rengi Tarçın rengi: Ten rengi Toprak rengi Tütün rengi Zeytin rengi Sıcak renkler Soğuk renkler
Ayrılık: a)Ayrı olma durumu b)Birinden uzak düşme c)Düşünce görüş veya duygu arasındaki uymazlık d)(Hukuk) Evlilik birliğinin yargıç kararı ile geçici bir süre için kaldırılması Ayrılık acısı(Deyim)
Ruh: a)Dinlerin ve dinci felsefecilerin insanda vücuttan ayrı bir varlık olarak kabul ettiği Öz, b)(Mecaz)Duygu c)(Felsefe) Bedeni etkin kılan canlılık ilkesi Bedenin hayat gücü
Gölge: a)Saydam olmayan bir cisim tarafından ışığın engellemesiyle ışıklı yerde oluşan karanlık b)Güneş ışınlarından korunacak yer c)Ne olduğu anlaşılamayan karaltı, siluet d)(Mecaz) Birinin yandan hiç ayrılmayan kimse e)(Mecaz)Koruma, kayırma, himaye
Ayna: a)Işığı yansıtan Varlıkların görüntüsünü veren, cilalı ve sırlı cam b)Bir olayı bir durumu yansıtan göz önünde canlandıran olay, durum, şey
Yaprak: a)Bitkilerde solunum, karbon özümlemesi, terleme ve bunun gibi olayların oluştuğu çoğu klorofilli yeşil ve türlü biçimdeki bölümler b)Sarma yapılan asma yaprağı c)Kitap defter ve bunun gibi şeylerde ön ve arka yüzü oluşturan kağıtlardan her biri d)Börek baklava vb. şeylerde yufka e)Kat kat ayrılabilen şeylerde kat
Dökülmüş yapraklar bozulmuş bağlar Bu baklavada 50 yaprak var Mecmuaların yapraklarını karıştırıyorum(Gazete)
Ağlamak para etmez a)Ağlama ölü için ağla deli için b)Ağlamayan çocuğa meme vermezler c)Ağlar gözden, sahte sözden kendini sakın d)Ağlarsa anam ağlar gerisi yalan ağlar e)Ağlayanın malı gülene hayır etmez f)Ağlayıp ta gözden mi olayım? g)Ağlanıp sızlanmak
Nefret: a)Bir kimsenin kötülüğünü, mutsuzluğunu istemeye yönelik duygu b)Tiksinme, tiksinti
Can: a)ve hayvanlarda yaşamayı sağlayan ve ölümle vücuttan ayrılan madde dışı varlık f)Gönül g)Bektaşilik ve Mevlevilikte tarikat kardeşi h)(Sıfat)Çok içten sevimli, sevilen , şirin
Hayal: Hülya a)Zihinde tasarlanan ve canlandırılan ve gerçekleşmesi özlenen şey, b)Belli belirsiz görülen şey, gölge c)(Fizik)Görüntü d)Ruh bilimi)İmge Mustafa Kemal Atatürk hayallerin değil hakikatlerin adamı idi.
Gerçek: 1)Hakiki 2)Sahibi:Gerçek sahibi 3)Real: Gerçek 4)Halis: Gerçek yağ 5)Doğru: Gerçek 6)Has: Gerçek
Mucize: Peygamberlere atfedilen olağan üstü hallere denir
Ak, Beyaz: Siyahın karşıtı Çift: Bir erkek ve bir dişiden oluşan eş Sır: Bazı yönleri açığa vurulmak istenmeyen gizli kalan gizli tutulan şey
Kül: Organik maddelerin tamamen yanması sonucu arta kalan kısım Yanan şeylerden arata kalan toz madde
Ölüm: Canlılarda hayatın sona ermesi. Ruhun bedenden ayrılmasıyla açıklanan evrensel halk inancı
Yaşam: Doğumla ölüm arasında yaşanan süre. Canlılığın sona ermesi.
Hayat: Hayatsal olaylar, canlı, sağ olma durumu
Nefes: a)Edebiyat ve söz sanatı Alevi Bektaşi ozanların tekkelerinde ve meclislerinde özel ezgilerle okunan biçim yönüyle koşmaya benzeyen, konusu tasavvuf ve tarikat kuralları ile ilgili olan ince anlamlı alaycı koşuklar, soluk. b)Nefes: Bektaşilikte koşmaya benzer. c)Şifa amacıyla hastaya okunan dua
Kuş: Uçan tüylü hayvan
Kitap: a)Ciltli veya ciltsiz olarak bir araya getirilmiş olan b)Basılı veya yazılı kağıt yapraklarının bütünü c)En az 49 sayfa
An: Zamanın bölünmeyecek kadar kısa parçası
Direnmek: İnat etmek, Herhangi bir düşünce de bir istekte veya bir durumda ayak diremek, inat etmek, ısrar etmek
Çabalamak: a)Güç bir durumdan kurtulmaya uğraşmak b)Bir işi başarmak için uğraşmak c)Gayret etmek
Düşünmek: a)Aklından geçirmek b)Göz önüne getirmek c)Bir sonuca varmak amacıyla incelemek, bilgileri incelemek d)Karşılaştırmak ve oradaki bilgilerden yararlanarak düşünme üretmek
Dilemek: Birinden bir şeyin yapılmasını istemek, rica etmek, arzu etmek Duymak: a)Bilgi almak öğrenmek b)Haber almak c)Yaptıklarını duydum d)İşitme ses almak
Terk Etmek: a)Bırakıp gitmek Bir şeyi bir yeri Terk etmek zorunda kaldı
Uzaklaşmak: Bir şeyden bir yerden veya bir kimseden ayrılıp uzağa gitmek
Sarılmak: Sarma işi yapmak
Boğulmak: a)Boğma işine konu olmak. b)Havasızlıktan ölmek
Sitemizde daha iyi hizmet verebilmek için sitemizde çerez kullanılmaktadır.