"KAÇ KERE ÖLDÜM" isimli şiir 16.5.2024 14:02:19 Edebiyatdefteri.com Web Zamanında Edebiyatdefteri.com Sunucularına Yüklenmiş/Güncellenmiştir.
Edebiyatdefteri.com sunucularına yüklenen veya güncellenen şiirler web zaman damgası ile işaretlenir. Web zaman damgası ile işaretlenen şiirleri sertifika zamanında yer alan bilgilere göre doğruluğunu taahhüt eder.
Detaylı Bilgi İçin Tıklayın.
Asırlardır yalnızlığın kollarında can çekişiyor ölü bedenim Kaç kere ateşe verildi saçlarım Kaç kere yakıldı ölü topraklarım İnce boynumdan kaç kere ugran ipi geçti Çivilenmiş göğsümden süt akmaz benim Aç kalmış çocukların kıtlığı var avuçlarımda İlk taşı, taş kafalılar atı başıma sonrası isyanların en büyüğüydü Yırttım attım üzerimden ölü toprakları Ben artık iflah olmaz bir deliyim, firariyim Gizli bahçeleri bozguna uğratılmış Militan bir devrimciyim Zulmü meze yapmış, ölümü sek içmişim Bir orduya baş kaldırmış, Kara Fatmayım Göğün göğsünden, uçağın rotasını değıştiren Gece saçlı Leyla'yım ben Leyla Cesedi yedi gün yerde kalan, Acıyı üzerine kefen diye giyinen, Taybet anayım ben, tanıyın beni... Faili meçhul cinayete kurban gitmiş, Belki oğlu gelir diye ölene dek, Kapısı hep açık uyuyan Berfo anayım ben... Naziler tarafından her türlü işkenceden geçen, Ser verip sır vermeyen ve daha on sekizi'nde İki makarna kasası üstünde kurulan, Darağacına asılan cesur Zoya'yım (Tanya'yım) ben... "Uçmak için kanatlarım varken, neden yürümek için ayaklara ihtiyacım olsun ki’’ diyen ve Kırılan kemikleri üzerine şiirler yazan Kelebek kanatlı Frida Kahlo'yum ben... Daha hayatın baharındayken kopartılan On dokuz'unda istismar edilip katledilen Özgecanım ben... Kadınların uyanışı da, gülüşü de, ölümü de devrimdir devrim. Unutmayın, her kadın aynı cesarete yeniden doğurur kendini küllerinden... Ve ben yok sayıyorum bütün yasa ve kurallarınızı Ezip geçiyorum çürümüş leşinizi Ağız dolusu bir tükürüğe değmesiniz Göz bebeklerime astım sevginin cellatlarını Artık hiç bir masum, cehaletin kurbanı olmayacak Zindanların karanlığında yankılanır yalnızlığım Zaman sırtını dönmüş bana Yaşlı bir tenin içinde üryan dolaşıyorum Tütün sarıyor yaralarım Tıpkı başımın yaralarına tuz bastıkları Ve o, çıldıktan acıların delisiyim Kaç idam sehpası kırıldı ayaklarımın altında Kaç deli gömleği yırtıldı ak göğsünde Dağların eteklerinden derin boşluklara bırakıldığım Çarpa çarpa kanadığım çiçeklerin ağzından düştüğüm Kim bilir bu kaçıncı dirilişin destanıdır yazdığım Bu, bu kaçıncıdır; sinir uçlarımdan siyatik acılara aktığım... Tarih:10.01.2024
Sitemizde daha iyi hizmet verebilmek için sitemizde çerez kullanılmaktadır.