"TREN MÜZESİ (*)" isimli şiir 2.11.2019 02:23:15 Edebiyatdefteri.com Web Zamanında Edebiyatdefteri.com Sunucularına Yüklenmiş/Güncellenmiştir.
Edebiyatdefteri.com sunucularına yüklenen veya güncellenen şiirler web zaman damgası ile işaretlenir. Web zaman damgası ile işaretlenen şiirleri sertifika zamanında yer alan bilgilere göre doğruluğunu taahhüt eder.
Detaylı Bilgi İçin Tıklayın.
Mesela ben bu sefer "Diploma" yı tuttum; "Nesi var Kara Zurna?" Diye siz sorun yeter; "Fotokopisi." "Daha nesi?" "Noterden tastiklisi." "Ya rengi?" "Nerden bileyim, aslını görmedim ki! Bldiğimiz diploma, aslı ortada yok ama." "Aşkolsun!" "Aç koynuna kuş konsun!" O günler ne güzeldi! birden-bire böyle aklıma nerden geldi?
Konumuz aslında; Dünün Haydarpaşa Ana Gar'ı, bugünün İstanbul Kültür ve Sanayi fuarı. Rüya ise aynı rüya; garın arkadaki boş alan ve atıl hangarlarda; [ italik ]"Tren Müzesi, Çamlık. Dur hele Kara Zurna, sen hepten sapıttın artık! Bre Haydarpaşa burası, Selçuk; İzmir-Aydın Karayolu arası! Bu Selçuk Tarihi Tren Müzesi de neyin nesi?
Açıklayayım Mir'im; Çamlık, Selçuk'tadır bilirim. Kimileri oraya "Şimendüfer Mezarlığı" da der, gitmediyseniz eğer gidin, görmeye değer. Olmazsa; Dijital gezin, tıklayın İnternet'ti, selamı ola bendenizin. Yada sizde Haydarpaşa'daymış gibi hayal edin böyle, işte!
Girişte; bizi karnı şişman-yuvar, paslı ve hantal Kara Tiren karşılar . -eski bir lokomatif yani- İster çık-içine gir, ister kol-dümen oyna döndür, ister giy kasketi, Makinist ol-güldür ister fotoğraf çek-çektir, istersen çal çan; "Dan diki dan-dan" Şimendüfer ardı kömür deposu. sonra nostaljik yemek salonu, arkasında ikinci mevki kompartıman, sonrada birinci mevki lüks-kodaman.
Önde-yerde çay-kahve bahçesinde, oturmuş ziyaretçiler seyrediyor bir oyunu. Oyunun Adı; Mini Katar, Katar'ın adı;" Vatan" Makinisti; Teknisyen Hasan Karabasan..
Avusturya'da bu makinist Hasan ihtisasta iken Viyana'da bu Mini Katar'ı görmüş, fotoğrafını çekmiş, gece-gündüz düşünmüş, planlarını alıp-çizmiş; "Çocuksa-çocuk, bizde de var, Tren Garı, Eğlence Parkı, Fuar, nice mutlu insanlar.
Bizde olmayanı sadece bu oturaklı katar, bu arkalıksız tabure, bu dört-teker atlı karıncalar, bu döne-dolana giden dolap, bu üstüne oturulan tahta at, ne güzel şey bu Yarap!" demiş, gelmiş, yapmış bir-e-bir aynısını paydos- hafta sonu, tatilde Cer Atölyesi'nde. Vay Anasını!
O, dizleri çekik karnında, binmiş Mini Katar'ın sırtına, uzun bacakları iki yanda gaz-fren pedalında Beykoz ayakkabısı, üstünde koyu mavi yerli Karamülsel uniforma, general'in aynısı. Kasket desen yeni. kısa-kesik siperli. alnı Tiren-Yolu amblemli. Boynunda; Kravat, beyaz kolalı yaka, Makiniste bir caka-Makinistte bir hava kabarmış-çatlayacak, Barboros Hayrettin sanki , kasıldım-patlayacak.
Önü ocak , kömür atıyor, kazanı kaynatıyor, -düdüklü tencere gibi- İslim sığmıyor kaba, itiyor pistonu, piston yükleniyor çarklara, geliyor tekere kadar, gidiyor çuf-çuf'laya böylece Mini Katar.
"Sıkı durun çocuklar, eler önde, basamak üstü bacaklar!" diye tembihledikten sonra, nohutlu-plastik düdüğünü öttürüyor, "Vatan" hamle yapıyor öne-geri-sallana, makinistin bacakları pisikletteki gibi iki yanlı pedal yerine tepiyor tabanı ileri itiyor Mini Katar'ı çocuklar alkışlayıp-gülüyor sevinçten mi neden, fıkırdıyor tiren."[ /italik ] Bu şiirde böyle bitti işte, gelecek hikayede; "Hangar ve Cer Atölyesi" 'ni gezeceğiz. Simdi ise, sadece; "Gün gelecek!" diyeceğiz, herşeyin çok güzel olacağı bir zamanda; İstanbul'da, burada Haydarpaşa Kültür ve Sanayi Fuar'da Hayvanat Bahçesi'ni de göreceğiz. Balıklar akvaryumda, Botanik bitkinin 1001 çeşidi cam altı sera'larda -görmedik-bilmediklerimiz yani- daha neler neler? Yalnızca hayal-umut ve azmetmek yeter!" der, şiirde burada biter.
(*) Yana yatık/içeri dizeler HAYDARPAŞA GAR OTELİ ŞİİRKAYELERİ'nden alınmıştır.
Sitemizde daha iyi hizmet verebilmek için sitemizde çerez kullanılmaktadır.