"yağmur dokunurdu karanlık pencerelere" isimli şiir 2.6.2019 04:02:45 Edebiyatdefteri.com Web Zamanında Edebiyatdefteri.com Sunucularına Yüklenmiş/Güncellenmiştir.
Edebiyatdefteri.com sunucularına yüklenen veya güncellenen şiirler web zaman damgası ile işaretlenir. Web zaman damgası ile işaretlenen şiirleri sertifika zamanında yer alan bilgilere göre doğruluğunu taahhüt eder.
Detaylı Bilgi İçin Tıklayın.
geçerdi gözlerimin önünden sigaramın dumanı şafak vakti tan yerinden hep aynı kızıllık rüzgar silerdi camdaki parmak izlerimi sabahı beklerken uyurdum çiçekler açardı rengarenk pencerelerde
haylaz bir çocuk gibi zıplar oynardım içinden geçen düşlere asılırdı yüreğim geceler soğuk pencerelerde bir dirhem umut bir pencere var aklımda.....bir de kırılmış camları
bir lahza zaman ,bir varmış bir yokmuş gibi dünya ve cennet çoktan yaşanmış sanki tekrar yeniden yaşanıyormuş gibi her isim her resim ve de sonsuzluk sırrı pencerelerde
*
vurgun yemiş bir çığlık kopardı denizlerde vururdu evimin her penceresine binlerce yakamoz mavi boyalı dalgalar beyaz renkler büyütürdü dede korkut masalından ninnilerle
korsan yağmurlar en fena silahlarla kurşunlardı geceyi şehrin tüm ışıkları düşerdi yıldızlardan sürgün saatlerde gölgeler sırtımdan hançerlerdi sinsice ayaza tutulmuş buzlu pencerelerde
toprağa sığmaz olurdu geceler boyu yağan nisan yağmurları bir şimşek parıltısı suretlenirdi pencerelerde yağmur damlaları kadar çok ,saf saf ışıklar bambaşka aydınlanırdı cihetlerin yüzü bambaşka bir alem, bambaşka gökyüzü
*
damların tepelerinden dökülürdü küçük çağlayanlar birden hızla çarpmaya başlardı yüreğim fışkıran suları titretirdi rüzgar yüzlerce kez duvarlara izler düşerdi benden
yağmur damlardı her yerden paslı korkulukların üstünde yılların yorgunluğu bir festival ki bir ömür seyretmeye değerdi bitmez serüvenleri penceremde
uçsuz bucaksız uçurumlara uzanırdı hayalet şekiller gizemli ışıklar keşfederdi en kuytu yerleri koca gök uçup giderdi solgun bir rüya gibi kutsal nefesin onurlu yolculuğuna sürgün edilmiş pencerelerden hayal zamanlarından gölge üstüne gölgelerden
*
her gece sancırdı yıldızlar her gece bir daha… alevler parıldardı ,kızıl alevler yıldızlardan ufuklara tutunmuş kaç bin yıldız vadilere salınırdı koyu mavilerin içine pencerelerden
sırrını fısıldar gibi serpilirdi yollara gökleri çatlatan şimşeklerin parıltısı nöbet tutar gibi loş sokaklarda kuyu diplerinde uzun bir zaman penceremin önünde
bütün renkleri siyah bir pencere açılırdı sokağa ebabillerim çığlık çığlığa kanat çırparak uçup giderdi bin parçaya bölünürdü düşlerim göklere ilişirdi alnımın parıltısı penceremden
*
ürküntü verici bir zevk ,vaki olmayan bir coşku tıpkı kaysın leylaya bağlanışı gibiydi heyecan yorgunu ruh çatlayacakmış gibi göğüs gökyüzü mü beni kendisine yükseltmişti yoksa yeryüzü mü beni içine çekmişti
küçük pencereme dokunarak kıvrılıp bükülmüştü ay büyülü yaratıklardan bir kaçı yaklaşıp uyansın diye tekrar tekrar tıkırdardı camları in cin top oynardı bahçede sağır bir gürültüyle göçerdi gece bir kaç katar tuhaf umutlar yüklenerek
loşlaşmış havaya yayılırdı karın erime gıcırtısı kırk yıl gözyaşı döken adem gibi ağlardı hıçkırıklar gelirdi bezm-i alemden boyası dökülmüş evlerden sızardı felaketler ruhumun üzerinde kanat çırptığı saatlerde yağmur dokunurdu karanlık pencerelere
*
doğunun ışıkları parlardı ufkun üzerinde dizi dizi dağların üzerinde cehennemin gölgesi ateş perçemli küheylanın yelesi okşardı pencereleri cennet çiçekleri açardı altın sarısı bulutlarda
kabuslar içinde kaybolurdu gök ben güneşler çizerdim karanlık kaplardı her yeri ben yıldızlar çizerdim fırtınaları kopardı göğüs kafesimin sonsuzluk alemine açılırdı pencereler
*
redfer
Sitemizde daha iyi hizmet verebilmek için sitemizde çerez kullanılmaktadır.