"-Hatıralar kayışta da gittikçe dimağımdan..." isimli şiir 3.8.2018 11:01:45 Edebiyatdefteri.com Web Zamanında Edebiyatdefteri.com Sunucularına Yüklenmiş/Güncellenmiştir.
Edebiyatdefteri.com sunucularına yüklenen veya güncellenen şiirler web zaman damgası ile işaretlenir. Web zaman damgası ile işaretlenen şiirleri sertifika zamanında yer alan bilgilere göre doğruluğunu taahhüt eder.
Detaylı Bilgi İçin Tıklayın.
uymazlık matemimi tersyüz eden karamsar duygularım hep tek düze atan kalbimin çatlak sesidir alt üst oldukça içim ve dışım hiç yama tutmadı ki yaralarım kaybolunca umut ışığı tek başına kaldı gecelerim
hatıralar bir bir kayışta gittikçe dimağımdan kalleşliğin o kör mermisi tek başına kaldı böğrümde canımı canından koparan uğruna helak olduğum o vefasız mı vefasız ece içli bir türkü döktürdü yüreğimden nağmelerini hüzne banan kaybolunca tüm emekler ikaz etmişti secdelerim
meçhul bir el aşkı tek söküşte atı verdi yürekten ne kaldı ki elimde o hoş sedadan benliğime çöktü gönlümü karanlığa gömerken hicranlar şimdi mi her yer bana çok mu çok dar ve de her yer de sanki de bir zindan kaybolunca tümüyle gelecek tıkanışta kaldı nicelerim
bir kadındı güya ha var ha da yok arasından şeytanlık fışkırıyordu çakmak çakmak o gözlerden nifak çökmeden evel ki yüreğiyle girmişti aniden sevgiye hasret kalmış şu garip döşüme naçardı boyun bükük bir biçimde ipini kökünden koparmadan da çok mu çok önceleri o yalvaran gözlerindeydi biçareliğin yağmur gibi seli hala daha ellerimde duruyor tüm ıslaklığı yolunu kaybetmemişken şu saf dimağım gönül demimde gül gibi gelirdi bana kokusu koklamayı becere bildiğim kadar kaybolunca vuslatım yok olup da gitti goncalarım
yalanlarının karası alnına sürülmemişken hep ilkleri oynardı sevecen mi sevecen duygularda sessiz ve sakin çökerdi insanlığımın karşısında sus pus olurdu o anda tüm dünya tüm bunlar o iblise boyun eğmemişken sanki elimde bir servet vardı en elasından kaybolunca tüm geçmişim saçını başını yoldu bacılarım
meğer ki o kadını ben ilk buluşta kaybetmişmiştim içinin nankörüğünü bilemediğimden mi desem sinsice benliğime sığındığından mı bense hep muhabbetle şahikalarda çabalardım çocuk gibi gülüşlerine eşlik ederdi o kirazımsı dudakları daha keşfedilmemiş mevsimlere sürüklerdi beni istemleri sahiplenme içgüdülerinin içinden bana diz çökerttirdi tüm habis kötülükleri varlığı için dağ bayırı bir koşuşta da aşmıştım o yalvaran gözler uğruna kaybolunca tüm hislerim şimdi özümü bulmakta bocalarım
bomboş yere yanıp da yakınmaktansa koy verdim ipi hemen o anda ellerinin sıcaklığını da yanına alaraktan geriye bile bakmadan kaçar gibi çekip de gidiverdi o haspam bana ondan da geriye sadece acılara bulanmış apık sapık sözleriyle ve cana kasteden hazan yağmurlarıyla hiç nadas görmediğinden tarumar olmuş hüsran bağının kuru otları kaldı kaybolunca tüm gelecek kahırdan öldürdü beni sancılarım
demek ki hiç düşünmeden çıkmıştım ben bu yola ki denizinin mavisi işler sanırken ruhuma ve tüm umutsuzluklarımı yok eder sanmışken illa ki de okşanmamış ruhların mutluluğunu da beklerken bir çekişte de alnımın tam ortasından vurulmuş oldum kana susamış heceler saçılı verdi ağzımdan Allahtan bul he mi ve o andan beri hep kan damlar oldu tüm şiirlerime kaybolunca ortadan o nankör haspa firakta kaldı gecelerim...
(02.08.2018) AZAP...
Sitemizde daha iyi hizmet verebilmek için sitemizde çerez kullanılmaktadır.