"AŞKIN ÇEKİM GÜCÜ" isimli şiir 5.5.2018 11:46:26 Edebiyatdefteri.com Web Zamanında Edebiyatdefteri.com Sunucularına Yüklenmiş/Güncellenmiştir.
Edebiyatdefteri.com sunucularına yüklenen veya güncellenen şiirler web zaman damgası ile işaretlenir. Web zaman damgası ile işaretlenen şiirleri sertifika zamanında yer alan bilgilere göre doğruluğunu taahhüt eder.
Detaylı Bilgi İçin Tıklayın.
ömrümüzden uçup giden günler gibi seyre daldık kuşları geri gelmez gecelerde saklı en tatlı hüzünler...
engin derin denizlerde dalga dalga köpüklü sular yanıp sönen yakamozlar mı yoksa buluttan buluta girip çıkan ay mı, güneş mi, yıldızlar mı?!
dalda ayva turunç nar çiçeğe durunca her ilkbahar gözlerin gelir gözlerimin önüne geceler kara, karada sevdalar...
yaralı kâlbim kanadı kırık bir güvercin ağlar sızlar geceler boyu kırılan yerinden için için...
masal diliyle anlat bana gerçekleri nereden gelir vuslatsız aşkların çekim gücü; neydi güzelim gül yüzünü günebakan gibi göndüren?!
bak/ışırken karşı karşı ne zaman kapanır gözlerim gözümde çakılı kalır gözlerinin içi aynalı çarşı doyumsuz özlemim...
sessizliğin içinde sensizliğim içimde, gün gelir ne ses ne seda merhaba sonsuz karanlık sonsuz gece gecelere taht kuran ay yüzlü kraliçe elveda!..
oysa hâlâ dönmektedir devran açılırken yeni baharla yeni günebakanlar gül dalında tomurcukken henüz ayçiçekleri ile gelinciklerin çok şey var daha öğrenecekleri gece gündüz genlerinde saklı aşkın gerçekleri...
Şaban AKTAŞ 05.05.2018- 09.37
DÜŞÜNCE HIZI
Hani o eski model radyo, televizyon müzik setleri devasa hoparlörler, dijital teknoloji ile elektronik ev aletleri küçüldükçe küçüldü, son elli yılda bilim başdöndürücü zekasıyla yapay akıl almaz biçimde bir büyük hızla gelişti!
Çalışıp düşündükçe insanoğlu daha neler neler başaracak bu gidişle uçaklar alanlarda pistten değil beynimiz ile düşten; düşününce kalkacak, varacağı yere herkes ışınlanarak varacak, insanlığın geleceğini ancak düşünen beyin yine insan kurtaracak!
Şaban AKTAŞ 04.05.2018
BİR MİNYATÜR MÜZECİK
Bircik bircik çakıltaşı Çakıl değil, akıl taşı Hiçbirini atmadım, Onlar benim anılarım Düşlerimin nakil taşı
Obsidiyen bir keski Keramik bir testi kulpu Toroslordan midye kabuğu, Üç kıtanın merkezi Bir büyük yarımada Anadolu; Yüzmilyonlarca yıllık nesil Nereye baksan tarih Kayalarda fosil Mağara, kilise, şato, kale Cami, dergah, tekke, Patinası üstünde Yıpranmış antik bronz sikke Düşmüş bir nal Paslanmış çiviler Eğilip almışım Gözüme iliştiği yerde, İşe yarayanı İlginç olanı müzeye verdim, Bir kaç kırık turkuvaz çini Var elimde Selçuklu'dan; Aspendos'ta atılan Molozların içinden aldım; El attıysa ben tuttum Götürüp onları da En kısa zamanda Müzeye vereceğim...
Definecilik değil derdim Ülkesini seven Taşını toprağını Canı gibi sever, Doğasını korur Tarihe meraklı rehber Anıları ile yaşar gider Tarih içinde tarih olur...
"Söz uçar, yazı kalır" Bakarsın bir gün bir okur Yazdığımı okur Bir maziye bir b/ana bakar Kendisinden bir şeyler bulur...
Taşlarım başkası için Anlam taşımasa bile Çok kıymetli benim için Dizdim bugün yeni baştan Andezit, kuvars, silikat Jasper, azurit, lapis lazuli Kumtaşı, pirit, Magnezyumsülfat Dokundukça her birine Anılar gelip yerleşiyor Hayat yolunda Bir oyunda taşlar gibi Oturuyor yerli yerine...
Maziye açılan belgesel Anılar belleğimde Daha dün gibi tazecik, Kafatasımın içinde Bir minyatür müzecik...
Şaban AKTAŞ 04.05.2018 - 14.39
YIKICI YAPICI HİKAYESİ
Ah bilseniz ben aşktan neler çektim başımdan gelip geçen pişmiş tavuğun başına bile gelmemiştir, baş yastığım düş yastığım unuttum, bilmiyorum yaşadıklarım düşümdeki zaman ve mekanın kaçıncı boyutuydu; yüreğim sanki yeryüzünden ateşlenmiş yörüngesini yitirmiş başıboş bir uydu mesken tuttu sonsuzluğu
Samanyolu ötesinde süpernova patlaması ile benliğimi bir tutan, beni yutan çılgınlıklar içinde ne deliklerden geçtim ak ile karayı seçtim
Ah, devir ne devran ne bana sorun evvel ile ahiri Leyla ile Mecnun'u Zühre ile Tahir'i Kerem ile Aslı'yı ben anlatayım sizlere en büyük denizlerin en uzun, en ince kumsalını, sonsuza akıp giden en büyük aşkların en güzel masalını en sıcak, en yakıcı yıkıcı yapıcı hikayesini
Şaban AKTAŞ 04.05.2018 - 12.08
VER ELİNİ!
Ödemeye hazır mısın, sen bu aşkın bedelini Kül olmaya razı isen, uzat hemen bir elini!
Hasretin tak etti cana, ver elini dağlar bana Yürü benimle yan yana, dola belime elini!
Sen aşkı çiçek mi sandın, gülün rengine mi kandın Güneşe mi düşüp yandın, yandı isen ver elini!
Aşk yoluna düşen canlar, aşkı ancak yanan anlar, Küle döndü tüm zamanlar, sandı isen ver elini!
Şaban AKTAŞ 03.05.2018 - 18.15
Sitemizde daha iyi hizmet verebilmek için sitemizde çerez kullanılmaktadır.