"Süryani Kolye" isimli şiir 30.8.2019 15:29:52 Edebiyatdefteri.com Web Zamanında Edebiyatdefteri.com Sunucularına Yüklenmiş/Güncellenmiştir.
Edebiyatdefteri.com sunucularına yüklenen veya güncellenen şiirler web zaman damgası ile işaretlenir. Web zaman damgası ile işaretlenen şiirleri sertifika zamanında yer alan bilgilere göre doğruluğunu taahhüt eder.
Detaylı Bilgi İçin Tıklayın.
orada… o kan soluyan şehirde nefesi esrar kokan, hançer bakışlı adamlar gezerdi güneş nazlı bir gelin gibi peçesini örtünce korkunun fitili ateşlenirdi isli lambalarda sürgülenmiş kapılara nispet, kurtlar dört bir yandan ulurdu kundağa sarılmış, karaşın süt bebeleri barut kokusu ve mavzer ıslığı ile uyurdu
karanlık çökende, gümüş tabakalarında kaçak tütün sarardı bıyıkları tütün sarısı giymiş ihtiyarlar vazgeçilmezdi, çiğ köfte ve sıra geceleri kadınları, Anadolu gibi doğurgan kadınları, Nevruz gibi bereketli kızları… [ italik ]-de hele kurban nedir kızları[ /italik ] topuklarında hal hal, burunlarında hızma altın akıtma bilezik dizili narin bilekleri kızları, ceren boylu kızları, buğday başağı gibi esmer kızları, çöl güzeli
II
orada… [ italik ]“gecesi gerdanlık gündüzü mezarlık”[ /italik ] olan o şehirde muhacir bir kuştum cilveli bir ökse ile, sen mi beni tutmuştun yoksa, ben mi senin dalına konmuştum şimdi unuttum ölümü göze almak pahasına, ilk kim çaldı kapıyı onca hançer bakışın arasında, nasıl buluştu gözlerimiz birken, biz olacağımızı nasıl fark ettik o çöl artığı şehirde, o ateşi nasıl yaktık fütursuzca, o haram meyveyi nasıl dişledik dedim ya, unuttum
çok şeyi unuttum lakin… seni unutmadım kardelen çiçeği gibi narin esmer ellerini hoyrat bir mavzerin şarjöründe güvercin cesedi gibi uyuduğunu hırpalandığını, ötelendiğini ve zifir kinlendiğini unutmadım kızınca, yay gibi kaşlarını çatışını özleyince, su gibi kollarıma akışını omzuna yazılmış Aramice duayı terlediğinde, göğsünde ıslanan haç kolyeyi korktuğunda, bir kuş gibi titreyişini unutmadım
ııı
orada… masal kaçkını o şehirde gelmez dediğim anda kafesinden kaçmış kuşlar gibi nefes nefese gelişin iki arşınlık odama göz kamaştıran ışıltınla doğuşun o kara gür saçlarını açıp, ipek bir şal gibi tenini düğmelerini çözüşün hala aklımda
gülünce, kışlar gibi cıvıldayışın ateşin közüne sürülen mırra gibi kaynayışın kaya sarmaşığı gibi sarılışın öptüğün yerde göverti bırakışın aklımda
IV
orada… bir biri ile kucaklaşmış taş evlerin şehrinde geldiğin gibi sessizce giderdin acıta acıta kanata kanata giderdin giderdin o hoyrat mavzerin kundağına sanki başıma yıkılırdı gök kubbe lal bir çığlık olur düğümlenir din boğazıma [ italik ]-bekle geleceğim bekle[ /italik ] der öyle giderdin
bir gün yine gittin ilkin farkına varmadım, son gidişin olduğunun sonra bir şark çıbanı büyüdü içimde oysa sen çoktan sır olmuştun kapına gittiğimde kimselere soramadım kimselere diyemedim seni dellendim gözlerime iflah olmaz bir cinnet çöreklendi gerdanlığıyla, mezarlığıyla yakmak istedim o şehri
V
orada… [ italik ]“b e r d e l…b e r d e l”[ /italik ] diye kanayan o şehirde sonradan öğrendim senin de sol yanın yetim kaldığını [ italik ]-bizi bize bırakmazlar…[ /italik ] [ italik ]-bizi bize bırakmazlar[ /italik ]… diye diye ağladığını -[ italik ]deniz gözlüme söyleyin gitsin….[ /italik ] -[ italik ]buralarda heç durmasın gitsin…[ /italik ]. dediğini sonradan öğrendim
gittim… koynumda sakladığım, bir tutam kömür karası saçını ve hediye bıraktığın, o Süryani kolyeyi gizleyip yüreğimin gizine öyle gittim
orada… [ italik ]“b e r d e l[ /italik ]” kokulu o şehirde hiç bitmesin dediğim bir masaldın ben o şehirde… en güzel masalımı kaybettim
Sitemizde daha iyi hizmet verebilmek için sitemizde çerez kullanılmaktadır.