"YALNIZ ÖLÜM" isimli şiir 17.2.2024 08:36:19 Edebiyatdefteri.com Web Zamanında Edebiyatdefteri.com Sunucularına Yüklenmiş/Güncellenmiştir.
Edebiyatdefteri.com sunucularına yüklenen veya güncellenen şiirler web zaman damgası ile işaretlenir. Web zaman damgası ile işaretlenen şiirleri sertifika zamanında yer alan bilgilere göre doğruluğunu taahhüt eder.
Detaylı Bilgi İçin Tıklayın.
Lacivert bir deniz ve saldırgan ve hışırdayan dalga köpükleri tırmalıyor imgemde mavi düşleri
bir hamle daha daha bir hamle yapmak ve tekrar tekrar denemek için çekiliyor geri
hava kararmak üzere uçuşan birkaç martı belki de ölümün habercisi
karşı kıyıda bir deniz feneri yanıp yanıp sönerken cılız ışıkları içimi ürpertiyor
iyi ki arkamı yasladığım koca bir kaya var önümde uzayıp giden ufuk çizgisi arkasında batan güneş adeta cennet misali
eyvah ne oldu yine acaba bir ayrılık mı var az önce başımın üstünde dolaşan bulutlar aniden karardı dalgalar da durdu kainat ölüm sessizliği martılar çığlık çığlığa sus diyor
ve Tanrı adeta bir maestro deniz gök ve ufuk çizgisi evrenin en güzel senfonisi
deniz ufuk çizgisi arkasında söndürür söndürmez yanan güneşi bulutlar ardından belirdi bir aceleci yıldız hele Türk’ün vazgeçilmez hilal’i yok mu etmeye başladı dalgalarla en güzel dansı
özlemden olsa gerek yanaklarımda hissettiğim birkaç damla yaş sızarak karıştı dalgalara
sinsice esen o rüzgâra ne demeli
acaba yağmur mu yağıyordu yoksa deniz mi kamçılıyordu kayalıkları bilemedim
ne farkederdi ki zaten yanaklarımı ıslatan ha yağmur damlası ha rüzgarın dalgadan kaçırdığı katre ıslanıyorum ya Sunay sana ıslaklığım gibi
iyi ki sırtımı yasladığım sen gibi bir kaya var düşledim düşleyeli imgemde dolaşan senleri yokluyorum herzaman olduğu gibi
şimdi uzaklarda ne yapıyor nasıl yaşıyor mutlumudur diye yarım asra yakındaır hep sorguluyorum
ve kulağım çınlıyor bazen
ardı arkası kesilmeyen bir uğultu; “yeterince ıslandın bırak bu ütopik düşleri hadi imgene geri dön”
aldırmadan kulak çınlamalarına eşlik ediyorum rüzgarın ıslığına
ve bir ağıt yakıyorum dayanamıyor deniz kabararak dalgaları dövüyor güvenerek sırtımı yasladığım kayalıkları
iyi ki martılar gitmiş en azından görmedi benim bu miskin halimi
hilal’im de yorgun etmiyor dalgalarla dans yoksa imgemde sancak mı düştü
o aceleci yıldız tam da uzatmıştım elimi dilekler tutmak için öyle bir kayıp gitti ki düşümden musallat olacakmışım sanki
eyvah ben geceyi ne çabuk tüketmişim geçip giden zaman nasıl da etkilemiş kaderimizi
az sonra güneş tekrar doğduğunda ben yeni bir hayata başlamış gibi seni unutmaya çalışacağım
dur canım hemencecik alınma öylesine ağzımdan çıktı işte
seni düşlemek seni hissetmek nasılsın kiminlesin mutlumusun diye seni düşünmek gündelik alışkanlıklarımın sadece bir parçası
elbette dahası var geceler boyu seni düşlerken kirpik diplerim de yanıyor bazen
bak şimdi de yanmaya başladı uykum mu geldi ne
yok yok, onu demek istemedim henüz doymadım doyamadım ki senli düşlere
yani demem o ki başucumda duran sensiz bir yaşamın ne zaman farkına vardım işte o zaman kendime küfrettim kendimi ayıpladım
ve ahdettim yemin ettim hayatımın kalan kısmını sana adamalıyım ya da sensiz ölümün bir yolunu bulmalıyım
gitmeliyim artık hava iyice aydınlandı gece boyu sahilde üstüm başım sen içinde kaldı ağır adımlarla döneyim sensizlikle örülü dört duvar arasına
şansım var ise yolda belki karşılaşırım eczacı şair Sami’yle muhasebeci Cumhurla ya da birkaç adam gibi sevmesini bilenle
ola ki samimiyetsiz seven biri çıkarsa karşıma var ya lanetler yağdırarak gökyüzünden dönerim az önce ayrıldığım sahildeki düşlere kaldığım yerden hayaller kurmaya
öf be amma da sıktı iç hesaplaşmalarım bırakmaz ki bir an önce gideyim eve
bilirsin gece boyu sahilde yanaklarımdan iyotlar sızdı sensizliğe kirpik diplerim alev alev yanmakta gidip te gömüleyim yastığıma
sahilde kurduğum bütün hayalleri şifreleyip iç huzuruyla koca bir çoklukta yalnız öleyim
Efkan ÖTGÜN [ italik ]
Sitemizde daha iyi hizmet verebilmek için sitemizde çerez kullanılmaktadır.