"Gölgede ki Vav" isimli şiir 5.1.2020 22:23:22 Edebiyatdefteri.com Web Zamanında Edebiyatdefteri.com Sunucularına Yüklenmiş/Güncellenmiştir.
Edebiyatdefteri.com sunucularına yüklenen veya güncellenen şiirler web zaman damgası ile işaretlenir. Web zaman damgası ile işaretlenen şiirleri sertifika zamanında yer alan bilgilere göre doğruluğunu taahhüt eder.
Detaylı Bilgi İçin Tıklayın.
karanlığın yırtılan kesesinden kedi gözlü bir bebek doğuyor iki uç yörüngesinde sallanan baldırlarından kaderin
ve şeytanın dölü insanlığın nabzından melaikerin çığlıklarına sızıyor…
arka kapıyı çarpıp sokağa fırlıyor sıyrılıp sökük çorabından Lilith delikan kasıkların liflerini kurutana kadar çürümüş döl yatağana çeke çeke…
kırılıyor kanatları yüreğime ram olup yağan meleklerin her yeri karanlık bir is onca nefsin karışımından taşan günah kokusu kaplıyor
susuyor rüzgar utanıyor dilleri sevdayı çığıran şarkıların nihavend güftesi şiirimin tam ortasından gecenin içine bölünüyor
canım deyişler gülüm yazan eller sükut döküyor masumiyet ah !Kapayıp yüzünü elleriyle her biri ayın kısık gölgesinde ağlıyor
oysa !Ne çok sevmiştim ben canım diyen dillerini gülüm yazan ellerini menevişlerinde çırpınan sevinçlerini
şimdi !Beynimi kemiren soruların dehlizlerimin telaşında limelenen sessizliği dibine vurduğum bu batakta üstelik ah!Öylesine mağrur öylesine acizken
kucağımda başka türlü ağlayan diğerlerine benzemeyen bu bebek kimin rahminden uçurum diplerine düştü böyle! ve neden künyesinde senin adın yazıyor ? offf!Kafamı çalkalayıp bulandıran bu dipsiz başsız sorular
kaç kadehte ayarttı seni Lilith kaçıncı iniltinin beyazı akan gözlerinde sayıklıyordun! Söyle nasıl !Yanıldın
bu günah , bu pişmanlık! utanca duran çehrende acizliğime sığınmış acizliğinle ah!Sen
sıyrıldı yılan eskimiş gömleğinden uzatıp çatallı dilini tadına nasıl emdi söyle!Sana büyüttüğüm sevdamın iliklerini kurutuncaya dek
Kızılırmak mıydın ! Nil mi yoksa sen? çatlamış debilere tüm coşkunluğunla hayat taşıyan çoraklaşmış çanakları cansuyunla yeşerten Kevser miydin?
oysa! Ne çok sevmiştim ben seni ellerini ah!Bakıp bakıp doyamadığım yüzünü sadece ellerine yüz yıl yanacak kadar ! seni sırf ellerin için yokluğunun eşinde yüzyıllar yatacak kadar ah !Ne çok sevmiştim bilsen
gözlerini söylemi yorum bile ve uğrunda canımı verebiceğim bedenimde tüneyen nice güzelliklerini
gamzelerinde kıvrılan kirpiklerimin kopan mızrapları deliyor şimdi aşkımın kozasını daha bir ceninken tamamlayamışken yaradılış serüvenini
günbatımın ağzından yeşil yollar akıyor yarım kalan ömrüne gençliğimin bak! anemonlar kopup doğasından intikam alırcasına yüzüme çarpıyorlar
topuğu kırık rugan bir tahtaravellinin ucunda öylece !Sen ah!Çekip gururumdan alamadığım geçerken kendinden sen
yarı yılan azması dişinin tersine dönen gözlerinde çakılıyordu çocukluğumun seni yazdığım duvarlarına üçgen çarmıhlar alev alev
ürperen ruhumla yinede yılmadım yalvardım diledim Yaradan’dan duaya açılan ellerimle af !Diledim senin için
sabalar doğdu sessizliğime şafak guslederken Muhammediye’lerle safir bedenini çocuklar gibi ağladım
bir kızıl keşişin ellerinde vafdizden kovulan şeytanın oğlunun kesik kesik ağlama seslerinde insanlığımdan utandım irkildim çocuklar günahsız doğarlardı oysaki Ayeti Kerimler de
kollarıma aldı oğlunu ana yüreğim sabah ezanlarıyla fısıldadım kulaklarına adını döndü birden bire gözleri teni ak akça kara kara gözleriyle öylece baktı gözlerime
günün ilk sızısı çöktü birden bire bir gül kokusu ılık yağmurlar sonra Allah isterse eğer Kızıldeniz tersine akarmış anladım canım anladım
kutlu peygamberin ümmeti aklanırken ayetlerle Selim anne dedi bana !Anne
yere saçıldı Lilith kovuldu tüm dergahlardan iki başlı yılana dönüşür dönüşmez geçti yedi kat yerin dibine zincire vuruldu tüm şeytanlar
dindi tüm korkuların uğuldayan karanlığı dindi göğsümün ağrısı hepten sana benzeyen bir oğul verdi bana Yaradan senin oğlunu ebedi uykularımın kundağında kaynıyorken ak sütüm anladım canım anladım ki !Artık vakit gitme vaktidir gittikçe tekleyen yüreğimden
lakin! sen ağlama ağlarsan gidemem kaldır o güzel başını gözlerime Bak son isteğimi söyleyeceğim sana ah !Güney süzülüşlerinden yurdumun bakire sabahlara çıkan pişmanlığım durgunluğum en çok da canımsın
hem biliyor musun canım deyişleri sen öğrettin bana? canım canım canım... ah!Melaikelerin şerbetinden kanasıya içtiğim
benden sonra kimseye canım deme ne olursun!
Sitemizde daha iyi hizmet verebilmek için sitemizde çerez kullanılmaktadır.