"ATA’YA MEKTUP (Mustafa’m)" isimli şiir 19.11.2017 00:13:33 Edebiyatdefteri.com Web Zamanında Edebiyatdefteri.com Sunucularına Yüklenmiş/Güncellenmiştir.
Edebiyatdefteri.com sunucularına yüklenen veya güncellenen şiirler web zaman damgası ile işaretlenir. Web zaman damgası ile işaretlenen şiirleri sertifika zamanında yer alan bilgilere göre doğruluğunu taahhüt eder.
Detaylı Bilgi İçin Tıklayın.
Doğruya uzanmaz adalet eli Gün be gün sarsılır mülkün temeli Vicdandan azade hukuk modeli Karanlık kuyular kazar Mustafa’m
Taşınmaz değerler satıldı bir bir Tehlike eşikte alınmaz tedbir İkinci planda felsefe cebir Ülkeye yobazlık sızar Mustafa’m
Tüketmek adına bitmeyen yarış Mutsuzluk tavanda yüzler bir karış Serpilip boy vermez güdüktür barış Vahşetin kolları uzar Mustafa’m
Eğitim çıkmazda tutmuyor düzen Kalmadı zihinden problem çözen Dalgalı denizde korkmadan yüzen Gerçeğin resmini çizer Mustafa’m
Yazdığın tarihi silemez kimse Hainin kalbinde daim vesvese Nutuk’tan güç alıp yükselen sese Siniri bozulur kızar Mustafa’m
Düşüncen yaşıyor fikrin ayakta İzinden yürürüm ışığın yekta Baş keseriz deyip verseler dikta Gözümde mağrur bir nazar Mustafa’m Korkutur mu beni mezar Mustafa’m
Hicran Aydın Akçakaya
Bu muhteşem naziresi için Celil ÇINKIR Üstadıma sonsuz teşekkür ediyorum, onur duydum katılımızdan dolayı.
ATA’YA MEKTUP (Mustafa’m)
Yarına güvenle bakmaktan yana Yediden yetmişe bizar Mustafa’m Değişti bilesin mülkün temeli Adalet haklıya hızar Mustafa’m
Çağdaş uygarlığı vermiştin hedef Günden güne bir bir biz maalesef Ara hedefleri ederek telef Kopuyoruz azar azar Mustafa’m
Değişmeyen düşlerime konuğum Kalem isyan eder bağrı yanığım Duysam inanmazdım ama tanığım İnsanlar şeytana benzer Mustafa’m
Genetik gelenler, her şeyden mühim Sözde hoşgörümüz tutmuyor lehim İçim kan ağlıyor gidişat vahim Memleketin hâli üzer Mustafa’m
Milli değerlerle devlet kurmuştun Locaların defterini dürmüştün Bir gecede alayını sürmüştün Masonlar her yanda tozar Mustafa’m
Millete dayadın işte arkanı Eserinle oldun gönül sultanı Kurduğun sisteme karşı çıkanı Ezmeli sıradan panzer Mustafa’m
Filim erbapları kurmuşlar lobi İlmi sorgulamak herkeste fobi Bilimle uğraşan papağan gibi Bozmuyor hiç kimse ezber Mustafa’m
Ramak kaldı geçirmeye cinneti Yaşamaktan çoktan bıktık zilleti Milli olamamış korku devleti Milletin ağzını büzer Mustafa’m
Yaklaşırken yüzüncü yıl etabı Kol kola girdiler dümen erbabı İcraatta müstemleke hesabı Müstevliye olduk pazar Mustafa’m
Çağ atlarken mutlulukta gavurlar Uyanmıyor bizim yedi uyurlar Zekata, fitreye muhtaç memurlar Sefalet içinde yüzer Mustafa’m
Olsa da sağduyu ehli nadiren Tanıyorum bir çoğunu yakinen Düzeni bozana, akil geçinen Aydınlar methiye düzer Mustafa’m
Parmak basılmıyor gerçek soruna İnmeye gerek yok, özde derine Kandırılmış gençler, kalem yerine Dağlarda elinde mavzer Mustafa’m
Millet kaderiyle baş başa kaldı Terör simsarları vatana daldı Siyasi kaygılar galebe çaldı Kayboldu yıllardır hazar Mustafa’m
Kapkara çarşaf var gözleri delik, Gözleri içinde okuyor fellik, Anadolu böyle değil üstelik, Gelenek görenek bizar Mustafa'm.. Suat ZOBU Üstadıma katılımından dolayı teşekkürler, onur duydum.
"Yurtta ve dünyada barış isterdin Kadir bilmezlere bir vatan verdin özü ve niyeti bozuk namerdin İnce yaraları kaşıyor Ata'm
Karun'u solladı sonunda varsız Ardında bir sürü ahmak, duyarsız Şimdi de adına sarılmış arsız Sözde, bayrağını taşıyor Ata'm... " Yargızede Üstadıma katılımından dolayı teşekkürler, onur duydum.
[ italik ]10 Kasım 2017 Cuma günü okuduğum günüme ve gönlüme düşen şiirleri bugün burada, bu sayfada şiirlerin sahibi şair dostlarımın hoşgörüsüne sığınarak paylaşmak istiyorum.
Sevgili dostlar sizler de beğendiğiniz Atatürk şiirlerini paylaşabilirsiniz yorum bölümünde ben bütün şiirleri okuyamadım hak verirsiniz ki.[ /italik ]
YOLUMUZ ATATÜRK
Eğer ararsanız dünyaya ışık, Bilin ki en gerçek ışık Atatürk. Bu ülke bu dünya neden karışık, Bilin ki tek ölçek, eşik Atatürk.
Doğru yol arayan hep O’na bakmış, Özgürlük diyerek yollara çıkmış, Bizlere böyle bir ülke bırakmış, Uygarlık derseniz, beşik Atatürk.
Yılmak bilmedi ki çıktığı yolda, Dört elle sarıldı tüfeği kolda, İnsanlık sevgisi çarpıyor solda, Yâr gibi halkına âşık Atatürk.
Kişilik, karekter, gerçek sözüyle, İçimi ısıtır güzel gözüyle, Giyimi, kuşamı, gülen yüzüyle, Her zaman her yerde hep şık Atatürk.
Vatanını seven, her daim coşar, Tehlike görürse, anında koşar, Sanmayın ki Leyla bu yoldan şaşar, Bayrak tesliminde, keşik Atatürk.
(İstanbul - 09.11.2017 - 16.56) LEYLA İNAN
ATATÜRK
Bulutlara selam duran burcunda Gökten inen beyaz beyaz kırcında Cumhuriyet şatosunun harcında Avuç avuç bereketsin Atatürk.
Hârikasın, sen kalbimin nârısın Şu kalbimin sevgilisi, yârısın Âlemimin tek direği varısın Bizim için bir nimetsin Atatürk.
Kır, bayırda dörtnal giden yılkımda Her köşede yeşeren bir çılkımda Yurda ışık tutan, yüce ülkümde Değişmeyen etiketsin Atatürk.
Sana bakan,seni gören gözümde Seni anan, seni diyen sözümde Sönmeyecek ateşin var özümde Tavırınla bir niyetsin Atatürk.
Dört cephede savaştırdın, sen bizi Dargınlarla barıştırdın sen bizi El içine karıştırdın sen bizi Hayat için bir diyetsin Atatürk.
Yaşanan önceler bu kadar mı boştu Loş tarih koridorunda oturdum ağladım His dünyasından başımı okşadı bir gölge Değerini günden güne daha iyi anladım.!
Derinden derine yuvarlandım düşünce delhizine Bir kitap açıldı Misak- Milli de sayıkladım adını Akıl dergahımda yüzbinler Sabah diyordu güneşi yakalamak için Bizler uğruna bedenini siper eden şehitler geldi Günümüze yağan sitem yağmuru altında Her biri mertçe yaz beni diyordu.!
Tadım yok dedi kalemim Nasıl yazabilirim dedi Nefsin doyumsuz açlığında yutulan gerçeği Yüzleşebilir miydim anlatabilir miydim Andımızın beyinlerden toz duman edildiğini Milli bayram lüzümsuzluk tohumlarının atıldığını Sustum belki de hiç istemeden Ellerimle sarıldım gözyaşımı giyinmiş bedenime.!
Gözlerim gezindi duvarlarda Mustafa Kemal’i gördüm bir düş gibi Zamanı durdurmak için aklına düşmek istedim Atam Gece ilerliyor bu kader belki de oyun dedin Milletine güvenini tazeledin Günden dökülen günahlara kılıç çekmek için Cesur bir sesle karanlığı dinlemek istiyorum dedin O an resim değildin düş değildin Etrafımda esti bir rüzgar bulutlandı gözlerim.!
Kanatlandı bir kuş açıldı bir kitabın sayfaları Masal değil, hikaye değil, roman hiç değil İçinde şarkılar olmayan yediden yetmişe destandı Özgürlük meşalesi altında kan mürekkebiyle yazılan Kaleme hak verdim saygısındandı cevabı Adı Türk’ün uyanışıydı Bir milletin doğuşuydu Siyonistlerin yas tuttuğu unutturulmak istediği.!
Atam sana söylemek istediğim çok şey var Belki dertleşmek belki gururlanmak Temmuz karı mı düştü karıştı mevsimler Bilemediğim engel mi var beni susturan Cemreler çıplak güneşin yüreği daralıyor.!
Bilirim Yankılanınca düşman sesi Gün geceye kavuşmadan dirilirsin Sarılınca yıkılmazsınız derdin Hatta güvenini gençliğe emanet ettin Bu ülke şıhların molların değildir dedin Kadının üzerinde ki çarşafın karasını kaldırıp Yüzlerinde güneşi gülümsettin Gözlerime denizdenden de mavi gözlerinle bakma Gözlerinde ne kadar çoğalıyor şehitler.!
Düş kırıklığı içindeyim Tarih içinde mi kayboluyor sarıldığımız ilkeler Anayasa babayasaya mı dönüşüyor bilemiyorum Yarı güneşli günlerde üşüyorum Gönlümün hakkettiği günler beklentide Sorma artık sorma Bakma aldatır belki yanlışlık verir cevabım.!
Duvar resmi kürsü süsü değilsin biliyorum Bakışlarına başka resimler çiziliyor diyemiyorum Susuyor çıt çıkmıyor ordudan itiraf edemiyorum gerçeği Aklım şaştı Öğretmenim verdiğim dersler boşa mı gitti Emperyalistler el ele halay çekiyor Sevr’in haritası yeniden mi çiziliyor.!
Gün dönümlerinde soracaksın emanetini Hıçkırık dilde dolanacak belki yanacak cevaplar Altı ilkem diyeceksin hüzünle solacak dudaklar Garip olacak her bir cevap Çıkmazda tepkisizlik Belki anlamayacaksın Harmanlanacak zaman Günün keyfinde sen rahat uyu atam dendikçe uyutulacak her şey Soylu susmalara giyinecek Hani izimdeydi gençlik nerede dersen Dil sancısıyla yağmur toplayacak bakışlar Ve Bizler susacağız .! Nurten Tarım
O KİMDİ
Kar tutan kaşları yıldız yağmuru, Buzul bakışları sevdâ mahmuru, Gündüzün şavkını toplayıp yüreğinde, Bütün saatlerin zembereğinde Gecenin tahtına kuruluyordu, Bildin mi, Kimdi O?
Gök, oğul vermiş arı esrikliğinde, Kulaklarında mahşer uğuldaması, Elleri bir ülke büyüklüğünde Kavramış dengini yoruluyordu, Bildin mi, Kimdi O?
Yolu bükümlü ya, adımı doğru, Önüne dikelmiş bir hâyal uğru, Kendisi, kendinden soruluyordu, Bildin mi, Kimdi O?
Eylem adamıdır, söze kanmaz O; Korda yanmaz, kutuplarda donmaz O.
YUSUF BİLGE
Atatürk(iye)...
Ben Mustafa Kemal’im!... Mağrur başı göklere değen Ağrı’yım, Erciyes’im, Kaçkar’ım… Coşkun akan Fırat’ım, Kızılırmak’ım, Sakarya’yım… Bozkırın ortasında umuda yol alan kağnıların gıcırtısıyım Yitirilmiş Selanik’im, Manastır’ım, Tuna Boyuyum Esaretin bozkırında özgürlüğe susamış bir milletin can suyuyum Mustafa Kemal benim!....
Ben Mustafa Kemal’im!... Çanakkale’de, Sakarya’da, Dumlupınar’da milletin atan nabzıyım Türk’çe düşünen, Türk’çe yaşayan bir milletin alnının teriyim Tutsaklığın çöllerini yeşerten özgürlük sağanağıyım Ege’de zeybek, Karedeniz’de horon, Erzurum’da barım Varlığım millet için, millet varsa ben varım Mustafa Kemal benim!....
Ben Mustafa Kemal’im!... Masmavi göklerde dalgalanan ay yıldızlı bayrağım Ordu’da fındık, Adana’da pamuk, Konya’da buğday, Rize’de çayım Gönül coğrafyasına düşen uyanışın öncüsü dördüncü cemreyim Esaret yangınında şerha şerha yarılan yüreklerin hürriyet pınarıyım Balkanların bağrından kopup da gelen bir özgürlük çınarıyım Mustafa Kemal benim!..
Ben Mustafa Kemal’im!... Mevlâna’da hoşgörü, Yunus’ta sevgiyim; Köroğlu’nun nârâsıyım Deli tayların yelelerini tarar düş(ünce)lerimin rüzgârı Mersin’de yörük, Sivas’ta canlara yoldaş, Erzurum’da dadaşlara kardaşım Gönül bahçelerinde lâtif bir karanfilim, göz alıcı goncayım Ayder’de, Uzungöl’de, Gözne’de dört yapraklı yoncayım Mustafa Kemal benim!..
Ben Mustafa Kemal’im!... Anadolu bozkırında yanık bir ezginin kavuştağıyım Asaletin timsali, yiğitlerin emsali Türkoğlu Türk soyuyum Esaretin paslı zincirini özgürlüğün keskin kılıcıyla kıranım Millet var oldukça varım, ülküm yaşadıkça ben de yaşarım Aydınlık yarınlara milletimle yalın ayak koşarım Mustafa Kemal benim!....
Ben Mustafa Kemal’im!... Hürriyetin izini iz, yokuşunu düz eyledim kendime Gökler kıyama durdu masmavi suların kıyısında Ufuklar gülümsedi 1919’un 19 Mayıs’ında Umut tacirliği yaptım özgürlük çarşısında Çağlar selam durdu Türk’ün bükülmez bileği karşısında Mustafa Kemal benim!....
Ben Mustafa Kemal’im!... Katrede ummanı, çaresizlikte dermanı görenim Ateş denizlerinden geçirdim Bandırma Vapurunu Kanla yazılı destanlar taştı tarihin altın renkli sayfalarından Ben ki evrensel barışların hamurunu karanım Yurttan ayrı düşenin yarasını saranım Mustafa Kemal benim!....
Ben Mustafa Kemal’im!... Kurşundan ağır zemherilerde gül yüzlü baharlar düşledim Aydınlık yarınlara dost türküler söyledim Güneş benden aldı altın sarısı ışığını Gönderde dalgalanan bayrakların alıyım Koca çınarın kökü, gövdesiyim, dalıyım Mustafa Kemal benim!....
Ben Mustafa Kemal’im!... Karanlık gecelerin aydınlık sabahıyım Vatan için can veren yiğit neferin aldığı son nefesim Göklerde süzülerek yol alan keskin bakışlı bir kartalım Uyku nedir bilmeyen gözün kanlı yaşıyım İmkânsızı başaran bir milletin başıyım Mustafa Kemal benim!....
Ben Mustafa Kemal’im!... Aşılmaz dağları aşanım, yokuşlarda koşanım Suları tutuşturan bir alev çağlayanıyım Tenim etten kemikten, iradem çeliktendir Milyonlarca tutsağın gördüğü kutsal düşüm Mazlum milletlerin dudaklarında kalan en son gülüşüm Mustafa Kemal benim!....
Ben Mustafa Kemal’im!... Yokluğun, esaretin amansız düşmanıyım Uygarlık ağacının kökü bende saklıdır Ölümsüz bir ülkünün ete kemiğe bürünmüş hâliyim Hürriyet aşkıyla yananların bitimsiz emeliyim Âmanın gönül gözü, elsizlerin eliyim Mustafa Kemal benim!....
Ben Mustafa Kemal’im!... Conkbayırı, Anafartalar kahramanıyım Vatan sevdalılarının sesinin yankısıyım Esir bir milletin özgürlük için atan nabzıyım Coşkun Karadeniz’in deli dalgaları gibiyim Masmavi denizlerde fırtınayım, tipiyim Mustafa Kemal benim!....
M. NİHAT MALKOÇ
BEN ATATÜRK’Ü GÖRDÜM
Ben Atatürk’ü gördüm! Yağmurdan sonra doğan güneşte Aydınlatıyordu, ısıtıyordu... Taht kuruyordu birden, Umutsuz kalmış gönüllerde...
Ben Atatürk’ü gördüm! Anadolu’nun kucağında Çalışıyordu durmadan, Cumhuriyeti kurmak için Ağustos sıcağında...
Ben Atatürk’ü gördüm! Çanakkale’de, Kocatepe’de dimdik Aziz milletinin önünde Ben Atatürk’ü gördüm! Özgürlük için söz verirken...
Ben Atatürk’ü gördüm! Cumhuriyet yemeği pişerken Dağları, ırmakları bir bir aşarken Ben Atatürk’ü gördüm! Düşman İzmir’de denize düşerken...
Ben Atatürk’ü gördüm! Savaş gazilerinin göz yaşlarında Ellerinde, ayaklarında, başlarında Ben Atatürk’ü gördüm! Milli bayramlarda sevinç çığlıklarında...
Ben Atatürk’ü gördüm! Mehmetçiğin kırpmadığı gözünde En büyük eserim, cumhuriyettir sözünde Ben Atatürk’ü gördüm! Benliğinde, yüreğimde, özümde...
10 Kasım 2017 Saat 02:15 Emri TÜRK
PAŞAM
dileğim kabrinde rahatça uyu cumhuriyet hala yaşıyor paşam yılmadan yolundan yürür sağduyu bütün engelleri aşıyor paşam
aynı fikirlerde aynı yönlerde gerilerde değil daim önlerde yirmi dokuz ekim diğer günlerde dünya gıpta edip şaşıyor paşam
vatan senin bize bir emanetin doksan dört yaşında cumhuriyetin en büyük bayramı o gün milletin anıt kabir dolup taşıyor paşam
uçaklar gösteri ta gökyüzünde sevinç gözyaşı var halkın gözünde sevenlerin yaşıyorsun özünde al bayrak elinde koşuyor paşam
güçlü devletlere boyun eğmedi bayrağıma namert eli değmedi zalim olanları asla övmedi milletin gururla şişiyor paşam
genci ihtiyarı verdi el ele bayram ediyorlar hep güle güle aşık idris derki gel de gör hele izinde yürüyen coşuyor paşam idris gümüş (idris gümüş)
ÖZLÜYORUZ VARLIĞINI ATAM
Özlüyoruz varlığını atam Mavi gözlerini Bozkurt bakışını Özlüyoruz atam…