Web Zaman Damgası

avuntular

ölümün aynasında saçlarını tarar
adını sayıklar uykusunda
bir uykudur sonsuz sularda
rüyasında eski zamanlardan eser
rüzgar, avuntular

sis çöker yollara nehirlere
dünüme bugünüme
özlerim aniden
çocukken uyudum bu uykuyu
gördüm bu rüyayı ama
bir boşluk peyda oldu içimde
kaç zamandır rivayetini duyduğum
yüzümü çevirerek kaçıp unuttuğum

yaşamak değil bu günleri harcamak
yıkım ihtimallerinin gölgesinde
hastaydım veya çok bakmıştım bulutlara
yağmurla örtülen yollara
düşündüm
zaman değişti
dilini anlayamadık
konuştu ama anlatmadı dünya
biri gittiğinde nasıl devam etti diğeri
nasıl katlandı vaadi olmayan sözlere
nakarata kavuşmayan şarkılara

zamanın elden ele taşıdığı avuntu
durgun bir sinema filminde
ölüme en yakın bir ağacın sertliğinde
hüzünlü bir yunan şarkısında
aradım durdum sırrını
bu yontulmamış ellerle
bu kekeme dillerle
bu eğreti sözler yankılandı
çocukluk ve ölümdür aslolan
arası kocaman bir boşluk
tarihin bekleme odasında
dalıp giden gözlerdik
uykuyla uyanıklık arasında
arzuyla kaygı arasında
acıyla teselli arasında

bir sarhoş yolcuyduk aslında
gaipten bir ses duyduk
yol uzundu nefes kısa
anladık bunu
asırlarca avunduk