Web Zaman Damgası

hayaller zindan yüklü

kişniyor içimde beyaz atlılar
koşuyorlar çamurlu ayaklarıyla
kırılmış bir gökyüzü adresine
bir kır çiçeğine
zindan taşlarında büyümüş




zindan soğuk ,zindan kirli ,zindan karanlık
karış karış santim santim dolaş dolaş bitmez
bastığım her yer tuzaklanmış
işgale uğramış yasaklanmış




nedir zindan ,ruhu omuzlarda taşımaktan başka
bedenin bir kutuda tabutu mudur nedir
ıslak tahtalardan damlayan ölüm dedikleri
bir lahza an mı
nefesle tüketilen


*


parmaklarımın ucunda engerekler
kulaklarımda akrep çığlığı
içimde korsan sancılar
güneşin tutsak olduğu düşlerden
şafak kül, akşamlar ateş
dinamit fitillerinden saatler alevlenmiş


duvar diplerine birikmiş toz
ayağımın altındaki yer mayınlarla yüklü
bir yolculuk ki sessiz sedasız ..
dönenler olmamış zindan köşelerinden


ağır ağır ses verir cinler karanlık gecelerden
ne hayaller gezer, ne düşler zindanlarda
bir su damlası bir sarkıtın ucunda
ölümün alnından öptüğü


*

tutsak olan ben değilim zindan tutsaktır bende
günahlarım en acımasız yargıç yargılar beni
yüreğimde öldürdüğüm kişilerden





gölgeler vurdukça taş duvarlara
görünür nefesimin en kirli yüzü
dört metrekarelik koğuş çile çektiğim hane
tavanda çınlar ürküten sesler
savrulan renkler sanki bir lale
güneşten kaçıp zindanlara gizlenmişler




ter kokulu oda karanlık mı karanlık
karanlık duvarlardan geliyor birileri
kendi siluetimi ellerimle boğuyorum
kabus üzerine kabus korku üzerine korku
sessiz sedasız vakti bekliyorum



*


inilmez, çıkılmaz merdivenler
sus, yavaş,duvarlar ince, duyarlar
hala bırakılan yerdeyim
geçmişe açılan demir perdeyim
zile basan yok ,gelip giden yok
kara suratlı gardiyan insan mı heyulamı
bir lokma ekmek bir bardak su
o yasak, bu yasak, şu yasak
ölmek de yasak


hayal yüklü zindanlar
zindan yüklü hayaller
çöker üstüme
hükmünü yitirmiş saatler
başladığı yerde



*


zindan ipi olmayan bir kuyu
düşlerin vurulduğu güneşin kuruduğu yerdir
zindan canların düştüğü ıslak zeminlerdir


ey zindancı başı
umutlarımı gömecek mezarın var mı
kurulan dar ağacından haberin var mı
boynuma takılmış en asi yanım
ışık istiyorum güneşim, yıldızım olsun
selam söyleyin sevgiliye son arzum olsun


artık göklere kanat çırpmanın anıdır zaman
artık sisli arzulara karışma zamanıdır zindan


redfer