"ÖKSÜZ DİZELER" isimli şiir 1.8.2017 10:58:35 Edebiyatdefteri.com Web Zamanında Edebiyatdefteri.com Sunucularına Yüklenmiş/Güncellenmiştir.
Edebiyatdefteri.com sunucularına yüklenen veya güncellenen şiirler web zaman damgası ile işaretlenir. Web zaman damgası ile işaretlenen şiirleri sertifika zamanında yer alan bilgilere göre doğruluğunu taahhüt eder.
Detaylı Bilgi İçin Tıklayın.
ÖKSÜZ DİZELER (şiir) - İYİ ŞAİR AMA ŞANSSIZ (eleştiri)
31.7.2017 13:48:36
Dalgınlıkla, eleştirel yazıyı şiir bölümüne ekleyiverdim. Sonra da bir türlü silemedim. Açığımı bir nebze kapatabilirim belki diye, üst bölüme şiirimi de eklemek zorunda kaldım. Tuhaf bir tablo ama yapacak bir şey yok. Herkesten özür dilerim. ---------------------------------------------------------------------------------------------------------------- ÖKSÜZ DİZELER
sorsalardı bu kirli kenti seçer miydim öksüz bir kumru gibi döner miydim göğümde
vapur düdükleri dolsun diye damarlarıma arkadaşlardan ayrı dermansız köprülerin tutunur muydum batık demirlerine
ağrılarım yağmurlarla yıkansa ormanlar uçursa şiirlerimi daha kumral gururlu daha
Zeynep Köylü (Z. K.)’nün şiirini severim. Z. K.; imgeyi nereden devşireceğini, sesinin ölçüsünü-biçisini (ne eksik, ne fazla) almasını.. kısacası: şiirinin kumaşını ne zaman parlatacağını, ne zaman sâdeleştireceğini bilir.
Ne dokunaklıdır şu mısrâları. Her okuyuştan sonra, bir kez daha okumaya heveslendirir kişiyi:
“hiçbir sesi sevmedi ağzımdaki uçurum serçelerin duasıyla büyümüştüm bir gece avlunuzun kızıydım. çok denedim ölmeyi her sokak sevişimde kanardı bileklerim rüzgârsa içimdeki en eski büyücüydü onarırdı çöllerde kırılan asasını gölgeme bağdaş kuran ay perisiyle” (Zan, şiirinden)
Bir başka şiirinden şu bölümü, tecrübesinden geçil(e)mez şairlerin birçok şiirine değişmem:
“uzlaştığım ve uzaklaştığım şiirler gömer tanrısını hiçliğin sularına suda yanar ellerim aykırı geldim anne” (Git De Aykırı Gelme, şiirinden)
Daha, sevilesi nice şiiri var ya; bu yazıda, Z. K.'nin şiir haritasında gezinmek değil amacım. Bunu, başka bir yazı(m)da denemek isterim.
Lila Sönmez (L. S.), Milliyet gazetesinin kitap ekinde (Kırık Aynalar, Ocak 2008, s. 12), Z. K.'nin yeni şiir kitabını (İlk Ağacı Öperek) tanıtma çabasında sözde. Hemen diyeyim: L. S.'nin iyi niyetinden şüphem yok. Bir-iki yazısını daha hatırlıyorum L. S.'nin. Kaliteli, düzey taşıyan yazılardı. Fakat bu değerlendirmesine tanıtım yazısı demek için, insanın pusulasını toptan şaşırması lâzım.
Baştan, şu satırlara bakalım mı:
“…Şu sıralar-henüz-küçük bir çevre tarafından tanınan Köylü, kısa sürede okur sayısını hayli arttıracak gibi görünüyor. Nereden mi biliyoruz? 1997’de, henüz 19 yaşındayken katıldığı Arkadaş Z. Özger Şiir Yarışması’ndan birincilikle çıkmasından, bu ödüle değer görülen ‘Son Arzum Gül ve Kedi’ dosyasının Mayıs Yayınları tarafından basılmasının ardından bir de Orhon Murat Arıburnu En İyi Şiir Kitabı Ödülü’ne değer görülmesinden…”
L. S.'ye kulak asacak, onun dediklerini ciddîye alacak olursak; okur sayısını arttırmanın yolu, hedefinden iyice saptırılmış şu gınâ getiren “şiir yarışmaları”ndan ödül almaktan geçiyor.
Sizin de dikkatinize değmiştir mutlaka. Köy irisi kasabaların pazarlarında çok rastladım ben: Rekabet hırsıyla yanıp tutuşan kurnaz manavlar, sattıkları malzemenin albenisini arttırmak için, meyvelerinin tozunu alır, kabuğunu parlatırlar ikide bir. Orada kalmayarak, genetiğiyle oynayanlar, kanserojen katkı maddesi ekleyenler de var. Meyvenin tadı, vitamin oranı artar mı böyle yapmakla? Artmadığı gibi, ölümcül sonuçlar bile doğurabilir. Artmaz, ama görüntüce güzelleşmiştir ya, içeriğini kim takar? “Kabuk toplum” diyorsak, bir bildiğimiz var: Kabuk toplumlar, kabuktan öze inmeyi tasarlamazlar. Kabuk(çuluk)larından rahatsız olmazlar. Alım-satımda da böyledir, teknikte, inancında, siyâsetinde, sanatında da.
L. S.'nin, estetik bir nesne olarak, sanat yapıtına yaklaşımındaki körlükle, manavın belki de kötü malını satmak için, meyvesinde olmayan nitelikleri ona katıyormuş görünmesindeki kurnazlık, geliyor aynı noktada düğümleniyor. Manavın tutumu, hayat şartlarının ağırlığına katlanmanın zorluğundan ötürü, bazılarınca bir ölçüde hoşgörülebilir de (ben hoşgörmem); L. S.’nin tutumunu nereye koyacağız? Bahsettiği şey, şiir. Elma değil, mandalina değil. Soba borusu hiç değil. Kaldı ki, hani, ne hâli varsa görsün, diyebileceğimiz bir şiirsel de değil. Hakikaten iyi bir şairin, Z. K. gibi gündeşleri içinde “farklılaşabilmiş” bir şairin şiirleridir anlatageldiği… L. S., tutuyor, bu şiirleri gayet belirgin bir safderunlukla, nesnelliğini tamamen yitirmiş, edebiyatın magazinciliğine dönüşmüş “şiir yarışmaları”nın sonuçlarına kurban ediyor. Z. K., iki yarışmadan aldığı ödüller sâyesinde arttıracak okur sayısını. Doğrudan bunu diyor. Ne demek bu: Ödül almasaydı, yeterince okunmayacaktı, demek değil mi? Z. K.’ye ve onun iyi şiirine haksızlık ediyorsun, dersek L. S.’ye, Sezar’ın hakkını Sezar’a vermiş olmaz mıyız?
Okur sayısını arttırma telâşına ne diyeyim? Bu mantıkla, orta-malı bir şairi, sözün gelişi Ümit Yaşar Oğuzcan’ı, büyük şair Melih Cevdet Anday’dan daha yüksek bir şiir burcuna oturtmuş olmaz mıyız? “Halk beğenisi”ne yenilmekler, “halkın sağduyusu terâneleri”ne boyun eğmekler, bunlar olsa gerek.
“Aslında asıl kanıt, yeni kitabındaki şiirlerin kendisinde saklı.” diyor, sonrasında L. S. Ne güzel, ne ferahlatıcı bir cümle. Sâdece bunu desene işte, ne diye karıştırırsın yarışmaları-ödülleri nâhak yere? Ece Ayhan’ın hiç ödülü yok. Örnek, Ece Ayhan olunca, merâmımı pek anlatamayacağımı biliyorum. Zîra, onun şiiri hiçbir dönem, (en) geniş kitlelerce kucaklanmadı. Kucaklanmasın, şiirinin donanımlı okuyucuyu “etkileme katsayısı"nın bol-ödüllülerinkilere kıyasla yaygınlığını tartışmam bile.
Başka açıdan, yarışmalara-ödüllere hiç uzlaşmasız karşı çıkmak gerektiği (bunun, etik ve estetik ayrılmazlığının öngördüğü bir genelgeçer doğru olduğu) bakımından da eleştirebilirim ya L. S.’yi, eleştirmeyeceğim. Buna ilişkin geçmişte birkaç dergide yazdım. Benden çok çok önce, Cengiz Gündoğdu, kitaplar dolusu (Eleştiri, Rüzgâr, Ekmek adlı yapıtlarını ve İnsancıl dergisindeki Yıldız Güncesi yazılarını unutmayalım) yazdı, yazmayı da sürdürüyor.
Z. K., iyi şairse de, şanslı şair değil. L. S. gibi, şiirle toplumsal süreçler arasındaki ilişki-etkileşim devinimlerini özümseyememiş, bilincini (her zaman değilse de, bu kez) yanlış kullanan bir yazarın diline düşmüş, onun şiiri.
Sitemizde daha iyi hizmet verebilmek için sitemizde çerez kullanılmaktadır.