"ŞİŞEDEKİ ŞİİR" isimli şiir 19.7.2017 21:59:14 Edebiyatdefteri.com Web Zamanında Edebiyatdefteri.com Sunucularına Yüklenmiş/Güncellenmiştir.
Edebiyatdefteri.com sunucularına yüklenen veya güncellenen şiirler web zaman damgası ile işaretlenir. Web zaman damgası ile işaretlenen şiirleri sertifika zamanında yer alan bilgilere göre doğruluğunu taahhüt eder.
Detaylı Bilgi İçin Tıklayın.
Yalnız kaldım bu akşam Kimle neyi paylaşsam Vakit hayli geç; 01.28; Oğlum Şaban karar ver Kendine bir meşgale seç!
Şarap geldi aklıma Üç yıl önce aldığım Açıp, içmeden şişeyi Mantarını tıkayıp Kitaplıkta bıraktığım; Yapılmamış ev ödevi Okunmamış kitap gibi Sürüncemede kalmış Tozlanmış şişesi...
Elmalı Kızılbel Siyah üzümden Kırmızı sek Likya şarabı Serinlettim önce biraz Hava sıcak; mevsim yaz Bir bardak doldurdum Kokladım uzun uzun Mahzen tüttü burnuma Rutubetli loş Baş döndürücü Mestediyor Bilmeyen anlamaz!
Ne kadar özlemişim İçimi gayet hoş Şiir gibi yudum yudum Güzel bir tat Keyif duydum...
Öyle dememiş mi şair "Şarap, şişedeki şiirdir" * Yaşadığımı anladım; Bana alkol yasak Fakat bu şarap doğal Güçlü bir antioksidan Kan kırmızı tortusuz Farkı yok adeta Şıra gibi pekmezli Bir büyük bardak sudan!
Mideye kesinlikle dokunmaz "Haydi iç, iç!" dedim Yoksa başka türlü içimdeki şiir de okunmaz!..
Şaban AKTAŞ 19.07.2017 - 02.48
Fotoğraf: Şaban AKTAŞ
(*) Charles BAUDELAIRE
DOY(A)MADIM ?!
Bir kadeh dolusu Lâl rengi şarap Güllüdere'de gün batımı Hasretim Kızılçukur Göreme'de Aşk Vadisi İçimin Derinkuyu'su Dilimin Kaymaklı'sı Gözlerin bir içim su Güzel Atlar Ülkesi En deli tay sensin En güzel dolunay Yüzünde gül doğrusu
Göğün iki penceresinde Gün ile ay, ay ile gün Ruhumuz ikiz derecesinde Sen güneşten bir kadehsin Karşılıklı oturuyoruz Göz göze, kadehleri değil Yüreğimizi tokuşturuyoruz
Derin ufkunda gecenin Kıvılcımlı bir ateş dansı Tutup birbirimizin b/elinden En sıcak, en büyük aşkın Yangınını tutuşturuyoruz
Gezdiğimiz o dağlarda O volkanik kayalarda Jeotermal göllerde, kıyılarda Lâv çiçeklerini unutma, Biliyor musun sensiz Kaç kez geçtim o yollardan Kaçıncı kez içtim Hasretini yudum yudum, İçimde kaynadın Benimle gülüp oynadın Aşk evrenimde işlemedik Tek bir hücre koymadın
Ne çare ki imkânsız bir aşk bu Sen bana, ben sana Hiç ama hiç doy(a)madım Bak günlerden bu gün Gidişinin yirminci yıldönümü Ay döndü, gün döndü Sen bir türlü dönmedin Yıldızlar kaydı yerinden Dilek tutttum ke/derinden Sönmez ateşler söndü Çakmak çaktın gözlerinden Sen bir türlü sönmedin...
Şaban AKTAŞ 19.07.2017
AŞK İNSANI DELİ EDER
Aşk insanı deli eder, eser bahar yeli gibi Gülün gonca dalı eder, nazlı yârin eli gibi
Bedenim zehir küpüdür, özlemin kükrer köpürür Dert beni alır götürür, bir diri bir ölü gibi
Elim ayağım dolaşır, derdim doruğa ulaşır Gözüm koruğa bulaşır, asma üzüm dalı gibi
Neler çekti sor bu aşık, eli görmez kör bu aşık Gözü gönlü gül sarmaşık, en dolaşık hali gibi
Bir ceylan ne ise osun, bastığın taş çimen yosun Başın baş yastığım olsun, tenin ipek halı gibi
Gel unutma Aktaş'ını, dertlere sardın başını Az mı döktü göz yaşını, gönlüm Sahra çölü gibi
Şaban AKTAŞ 19.07.2017 - 14.53
DÜŞ SARMALI
kaybolup hiç gitmedim ki düşlerimin içindeyim ve düşümde tek sen varsın düşün sen de benim gibi düşlerin hep beni sarsın! ...
Kaybolup da gitmedim ki Bir kez olsun yitmedim ki Düşlerimin içindeyim Ben seni terketmedim ki?!
Düşün sen de benim gibi Tenin sanki tenim gibi Düşlerin hep beni sarsın Kol kırılmış yenim gibi
Sahilde gezen şu serçe Açsa yüreğini serse İçinden seni seçerse Düşün o kuş benim gibi
Canımsın iyi ki varsın Tam gönlüme göre yârsin Düşlerin düşümü sarsın Ay gerdanda benim gibi!
Gül yanakta benin gibi!
Şaban Aktaş 18.07.2017- 08.07
İLKYAZ GEZİNTİSİ
Ah, sen yok musun, canım benim Güneş yüzlü papatyam, Sen ve ben Geçtik diye Konya ovasından Geçilmiyor baharla Bozkırda çiçeklerin havasından Gülşehir'de güller Aynaya bakarcasına günebakanlar Hepsinin de sana dönmüş yüzü Gözün güneş, yürek yakan Dört mevsimin dördü de bahar Karışmış gecesiyle gündüzü Dere boylarında söğüt ağaçları Uçsuz bucaksız Serpilmiş Kırkağaç kavunları Serilmiş şeker pancarı Adana karpuzları Gel yine seyredelim omuz omuza Nevşehir'de allı güllü Üçetekli, yemenili, Türk gecesinde Halay çeken genç kızları
Şaban Aktaş 19.07.2017 - 19.09
KÜLÜSTÜR
Dıştan boyalı süslü Modeli çok düşük Antika bu araba 1.Cihan harbinden Tam külüstür!
Motor eski motor Kasa eski kasa Kaç kez şanzuman Din/gil dağıtmış!
Çevir çevir boşuna Marş basmıyor!
Sözde yeni kabine Taze kan desen bile Can gelmez Bu motorun kâlbine!
Şaban AKTAŞ 19.07.2017 - 18.34
İSTANBUL YAĞMURU
Tavanı delinmiş, akıyorsa dam Ne yapsın Hava'yla topraktan Adem Zavallı biriyse, Allahlıksa tam Felek cefasını başa yağdırır?!
Şaban Aktaş 19.07.2017 - 10.19
GEÇEN YILLAR Ne çabuk geçiyor yıllar Sanki daha dün gibi Adım adım bitiyor yollar Geçen ömür bir gün gibi?! Ş.A.
DERİN ACI
Bana aşkı tarif etmeyin A'dan Z'ye türlü türlü Yaşadım aşkı çünkü, Binbir çeşit darbe yedim Keseri, çekici, külüngü, Gül gönülsüz gittiği gün Çektim acının büyüğünü; Ben çekerim kime ne, O günkü, dünkü, günkü Murç gibi saplı sineme En derini ..gül, kül'ünkü!
Şaban Aktaş 18.07.2017
Gülümseyen Esintiler
SU GİBİ ŞİİR
Kara kara düşünüp Karyolada yata yata Ne geçecek eline Kalk iki adım at; Toplan adam ol da Yön ver hayata Karakışı yazı var Ayazı poyrazı var Kar iken eriyip Sel oldu yolda sular... Şaban Aktaş 18.07.2017 - 17.11
......... Gazeteci Oktay GÖNENSİN, 13. 07.2017 sabahı evinde ölü bulundu.
SESSİZ GİDİŞ
Habersizce dünyadan Kimler çekip gitmiyor, Çok çeken genç Çektiren geç terkediyor, Kiminin kimsesi yok Kiminin hiç sesi yok Yatış o yatış akşamdan Sabahleyin nefesi yok, Sen aydınlık meşalesi Ateş olup sönensin Közden küle dönensin Kül deyince gönlünde Erinç, erdem, bilgelik Onur gülleri Gönensin?!
Şaban AKTAŞ 18.07.2017
YAĞMUR
Olsun olacak, kırılsın nacak Yağ yağmur yağ Sen siler süpürürsün ancak İstanbul'da bu rantiyeci Şantiyeci pisliği Hiç kimseden gizlenmez Başka türlü temizlenmez!
Şaban AKTAŞ 18.07.2017
Gerçek hüzün ölüm ile ayrılığın sesinde... Ayrılık talihsiz ve tarifsiz bir yangın, Ölüm siyah bir alıcıkuş Herkesin ensesinde... Ş.A. 16.34
BOŞ(K)ALAN YUVA
Uçup gittiler bu sabah Yuvadaki yavru kuşlar Anneleri son kez Sevdi, öptü, kokladı Son sözlerini söyledi Cesaretlendirdi onları...
Yuvadan sıçrayıp yavrular Balkon demirine uçtular Seyrettiler uzun uzun Geldikleri Gidecekleri dünyayı Gün boyunca görmedik Akşam da dönmediler Anlaşıldı artık Gelmeyecekler geri Kim bilir neredeler Hangi dalda tüneyip Nasıl geçirecekler geceyi?!
Kuş deyip geçmeyin Öyle tatlı dilleri Kumrusu, bülbül, sakası Renkâhenk, cıvıl cıvıl Hepsinin kendince ayrı Ötüşürken, öpüşürken Görmeye değer fiyakası... .. Boş(k)alan yuvada hüzün Seneye biri daha gelir Yuvasını kurar yine Belki yazın, belki güzün...
-II- Bir şey daha diyecektim Unutmuşum Uçup gittikten sonra Bir çift yavru kuşum Anne dönüp geldi balkona Masal gibi gelecek fakat Balkon demirinden Önce eğildi yere kadar Selâm verdi dostça Gayet mütevazi Bir şeyler söyledi bana Belki yuvadaki günler için, Ben de bir şeyler dedim ona Anladığım kadarıyla "Şaban baba, Yuva kurdum balkona Evini meşgul ettik ama Yavrularıma dokunmadın Şükran borçluyuz sana; Hakkını helâl et, dünya fani Bugün varız, yarın yokuz Yavrucuklar palazlandı Uçup gittiler sonunda Bir canımız var işte Başka neyimiz var Veren alır onu da Tam uçarız dünyadan Ölüm, uçan kuşun yolunda!"
Uçup gitti sonra Kuşların da aklı var Nasıl içten şükrandı yarab Dünya yalnız bizim değil Bizim değil bu mekan Her canlının hakkı var!..
Şaban Aktaş 17.07.2017
Sitemizde daha iyi hizmet verebilmek için sitemizde çerez kullanılmaktadır.