"Uzun Hava" isimli şiir 28.8.2019 23:11:28 Edebiyatdefteri.com Web Zamanında Edebiyatdefteri.com Sunucularına Yüklenmiş/Güncellenmiştir.
Edebiyatdefteri.com sunucularına yüklenen veya güncellenen şiirler web zaman damgası ile işaretlenir. Web zaman damgası ile işaretlenen şiirleri sertifika zamanında yer alan bilgilere göre doğruluğunu taahhüt eder.
Detaylı Bilgi İçin Tıklayın.
[ italik ] “hani birlikte ölecektik hani birlikte yenecektik ölümü” [ /italik ]
akşam suları akınca çeşmelerden flamingo vaveylası içinde lila bir krizantem bahçesine dönerdi Tuz Gölü bir hasret köprüsü kurardım, Aksaray Ankara arası çıkıp bir yükseğe, hem seni bekler hem seyrederdim o lila çölü
beklemek aşktı bozkırda beklemek kara sevdaydı beklemek sabır işi idi beklemek bir uzun havaydı
bekledikçe kıvrım kıvrım kıvrılırdı yollar bekledikçe sararırdı uçsuz bucaksız ekin tarlaları bekledikçe zemheri ye direnirdi ağaçlar
ıı gelirdin… cemre gibi düşerdin sulara yağmur duasında beklenen yağmur gibi gelirdin şenlenirdi bozkır sevda kokardı her yer masallar diyarından gelir gibi gelirdin
gelirdin… güğümlerini çeşmede bırakır sana koşardı genç kızlar küçücük çantanda kocaman hediyeler olurdu dul gelinlere eteğine yapışırdı üstü başı kirli çocuklar “hoş geldin hoca hanım” diye selamlardı seni köstek saatli ihtiyar amcalar
ııı çekilince kendi sessizliğimize, güzelliğin aydınlatırdı kireç duvarları soluk benizli eşyalara can gelir o tavus kuşu desenli perdeler neşe ile havalanırdı
önce alevini kısardın o isli lambanın bir kelebeğin kozasından süzülüşü gibi çıkardın giysilerinden deniz kabuğu çerçeveli ayna utanır sana bakamazdı kıvrılıp yatardın erkek omzuma o yün yer yatağı mutluluktan ağlardı
bir bozkır dinginliğine bürünürdü evimiz Neşet Ertaş dinlerdik transistörlü radyomuzda İç güveysinden hallice idi halimiz
ıv şimdi o mistik köyden ve senden çok uzaktayım kaç zaman oldu bir uzun hava dinlemeyeli ahh… kaç zaman oldu mezarına gitmeyeli
duyduğuma göre Flamingolar gelmiyormuş artık Tuz Gölüne köyün dul gelinleri bir kez daha karalar bağlamış hala seni soruyormuş çocuklar o kerpiç köy evleri hala yasını tutarmış
yıkılırken Aksaray Ankara arası kurduğum köprüler yaslıyorum başımı bir uzun havaya küskün bir dağ gibi susuyorum seni alan Azraile engel olamadığım gibi engel olamıyorum gözyaşlarıma
seni gömdüğüm gibi kara toprağa gömülüyorum derin bir suskunluğa.
Sitemizde daha iyi hizmet verebilmek için sitemizde çerez kullanılmaktadır.