"Mor Beyaz- ÖYKÜ" isimli şiir 9.1.2024 10:32:40 Edebiyatdefteri.com Web Zamanında Edebiyatdefteri.com Sunucularına Yüklenmiş/Güncellenmiştir.
Edebiyatdefteri.com sunucularına yüklenen veya güncellenen şiirler web zaman damgası ile işaretlenir. Web zaman damgası ile işaretlenen şiirleri sertifika zamanında yer alan bilgilere göre doğruluğunu taahhüt eder.
Detaylı Bilgi İçin Tıklayın.
Saha betonu birleşim aralığından çıkan bir fide ofise giriş çıkışımda, sanki beni bu daracık alandan kurtarır, toprağım yok, suyum yok cılız kaldım bak gelişemiyorum diyordu. Önünden her geçişimde bu sesi duyar gibi oluyordum.
İçinde bulunduğumuz mevsim onu yerinden başka bir yere taşımaya müsait değildi. Onu bulunduğu yerden uygun zamanda kurtarmayı kafama koydum. Geçici olarak etrafının toprakla beslenip sulanması için serviste çalışan işçilere, beton derz aralığının kırılarak genişletilmesini yerinin toprakla doldurulmasını söyledim.
O gün itina ile etrafındaki beton kırıldı. Yamyassı olan gövdesi özgürlüğüne kavuşmuş hafif esen rüzgarda mutluluktan efil efil sallanıyordu. Kırılan betonun yerine toprak dolduruldu, sallanmasın diye de gövdesi iyice sıkıştırıldı. Çıtalarla da çevresi koruma altına aldı. O yaz su ve gübre takviyesi ile gözle görülür gelişme kaydetti.
Bir yıl sonra;
Nisan başında fideyi yerinden söktük. Fabrika giriş çıkış yolu arasındaki bordür taşları ile çevrili refüje diktik gözümüz üzerindeydi.
Galiba rüzgarın sürükleyip getirdiği, yada her hangi bir kuşun düşürdüğü dut taneciğinden meydana gelen bu cılız dut fidesi, göz önünde böyle toprağı bol, bahçıvan gözetiminde olacağını hayal bile edemezdi.
O yıl sonunda serviste bulunan orta yaşlarda bir işçi fidenin aşılanmasının iyi olacağını müsaade edilirse iyi cins dut filizi getirip aşılayabileceğini söyledi. O hafta sonu köyünden getirdiği iki adet dut filizini ayrı dallara aşıladı. Aşılardan birinin mor diğerinin beyaz dut filizi olduğunu söyledi.
Bahar geldiğinde yapılan aşıların tuttuğunu gördük. Gövdesinden yükselen ayrı cins dallar, yaz boyunca gelişip serpildiler. Bir kaç yıl sonra mor
beyaz dut vereceğe benziyordu. Bu dönem içerisinde gövdesinin kalınlaştığı dallarının güçlendiği gözle görülüyordu. O yıl sonu tayinim çıktı ve oradan istemeyerek ayrıldım.
Beş sonra;
Emekli olalı bir yıl olmuştu, Aylardan haziran ortalarıydı. Tayin nedeni ile ayrılmış olduğum iş yerini görmek geldi içimden. Gittim ancak, tanıdıklarım ya tayin nedeni ile yada emekli olmuşlardı. Orada bulunan memurlardan bir kaçını gıyaben tanıyordum, ama onlar beni tanımışlardı. Saat gündüz on iki suları yemek vaktiydi, müsaade istedim. Yemek vakti gitmek olur mu beraber yemek yeriz diye bırakmadılar. Yemek salonu birinci kattaydı. Cam kenarında bizim için hazırlanan masaya oturduk. Gözüm bir an camekandan dışarı takıldı. Refüjden yemekhane camekanına bize doğru uzanan dalın hışırtı ile hafiften hareket ettiği dikkatimi çekti. Dalın üzerinde bir işçi elindeki kovaya yapraklar arasından dut topluyordu.
Yemeğimizi yedik, garsonlar masaya yeni servis açtılar. yemek hane şefi elindeki kaseden tabağımıza mor ve beyaz karışımı dut servis etti. Masada sözü dinlenen kıdemli memur, ürün kendi ürünümüzdür, biraz önce gördüğünüz gibi dalından topladı. Lütfen buyurun dedi.
Tebessüm ederek, ağacı dikenin, dikilmesine sebep olanın geçmişlerine rahmet diliyorum dedi. Yemek sonrası mesai saati gelmişti, yemek için teşekkür ettim, vedalaşarak oradan ayrıldım.
Anıları tazelemek dut ağacımı yerinde görmek için refüje doğru yürüdüm. Gövdesine yaslandım. Geride kalan o hüzünlü günlerini ve bu gününü anımsarken gölgesinde bir müddet soluklandım.
Bir ara başımı yukarı kaldırdığımda, suya, toprağa, güneşe ve özgürlüğe kavuşmuş olmanın mutluluğu edasıyla, atlas yeşili yaprakları arasından sızan ışığın şavkın da mor ve beyaz dutların bana gülümsediklerini gördüm. 050216mcicek
Sitemizde daha iyi hizmet verebilmek için sitemizde çerez kullanılmaktadır.