Deli Gücük
Pompalanan kan dolaşımım tuz gölü
acıya alışınca öyle oluyor diye eskiyor işte heyecanlar Kök boyası karıştırarak nefis yalnızlıklar çoğaltabilir insan Ne çok meraklıyız çoğalmaya... Tansiyonu yükseldi yine ayarsızlığımın Bunun bir imtihan olduğuna şüphe yok Böylece güzel uyuyoruz hepimiz tuzlu ayranı getir Lemide Bacakların bacaklarıma tırmanıyor bacaklarının arasında bir vaha gözlerim kararıyor. Şeker komasına girmekle açlıktan şekerin düşmesi arasında ince bir çizgi Abanır durur üzerime üzerime doymaz keşmekeş Üstelik Deli gücükte kapıda karşılıyor beni Mart kapıdan baktırır kazma kürek yaktırır nesline göre değil bu sıcak Şubat Benim ellerime dokunma organı muamelesi yapma Sevmeye elleriyle başlar insan Titreyerek beklemek için gelmiştik bu dünyaya muhtemelen vurularak öleceğiz parça parça Ama Öyle hızlı olmalı ki parçalarımın şarapnelleşmesi hatrıma gelmemeli ağzın Kim gözleri açık ölmek ister ki Lemide... Yüreğim hakkında konuşmak istemiyorum kim bir yıkıntıdan heyecanla söz edebilir ki bu şehirler yıkık diğerleri de yıkılacak bu insanlar ölü diğerleri de ölecek Kan hakkında konuşmak istemiyorum keşke sadece kızılaya bağışlanırken aksa Türkünün modası geçti diye sakız çiğniyor kırmızı ruju bulaşıyor yanağıma. Uzatıyorum öbür yanağı Sırf boş konuşuyor diye bir öpüşü es geçemem ya insan bazı şeylerin kıymetini bilmeli arada sıradada olsa iyi geliyor sevilmek. Oturmuş çırılçıplak Kına yakıyorum saçlarına Evet ben bir kadını saçlarına kına yakacak kadar sevdim Lemide Ellerime bulaştı yalnızlığı... Şiirde Sevişilmiş yaralarda anlatılıyor artık Aşkın boğazıma dizilişinden değil yutkunuşum Hava sıcak ve sıkıyor bu kazak boğazımı... Deli gücük ( anadolu korku hikayeleri adı bir cizgi roman serisi olmakla beraber aynı zamanda yöresel olarak Gücük ( şubat ) ayının ilk günüdür o gün ve gecesi karadenizde fırtınasıyla ünlüdür. ) |
deli gücük
kına
lemide...çok yakışmış şiire. deli gücük bizim oralıca. zamanında az çekmedik kahrını...