Zeytin
Karabatak kuşları
Düşeni bulunca bir tane Vura vura yağını çıkartırcasına Doyurur karnını Çekirdeği toprağa bastırır Bir vakit sonra bir delice doğar dünyaya... Toprak bırakmak istemez Zorda olsa bir el taşır onu topraktan toprağa Annemin yağ tenekesinde yeşermeye başlayınca Delice dalı aşılanır göz verir aklı yenice Gözüm gibi bakardı sığmaz kabına Ağaç olmak ister. Sonra sıralanır fakir toprağa Toprağı fakir kendi zenginlik demektir. Yaz kış yemyeşil yaprakları Kimseler anlamaz yaprakları düştüğünü. Bir bakarsın bembeyaz Bir gelinliğe bürünmüş gibi Sonra yavaş yavaş rengini almaya başlar Yeşilden başlar yeşil olgunlaşınca Mora siyaha döner Bir sırık üç ayaklı sehpa çul yazgılar Elekten geçtikten sonra dolar çuvallara Mermer yulak taş ile ezdirir kendini Yağı bir yana posası bir yana ayrılır Posasına kostik karışınca Oluşur kalıp kalıp sabun Dedem kutsallığını anlatır Babam "soframda üç öğün zeytin olsun" Kendi bestesi türküsünü söylerdi. Sarnıçtan kendim teneke ile vaktinde Biraz büyüyünce kendi sularını Kendinde stok ettiklerini öğrendim Utandım dalını kırıp da Biz barış istiyoruz diye uzatanlardan Şimdi savaşmayı bırakın Sevdiğiniz adına bir zeytin dikin Ve barışı örnek alın karabataklardan. |
ne güzel anlatmışsın doğa şifasını
Var ol