SEYFİ'NİN YERİKuzguncuk sırtlarında, Hâlâ yeşili bol kalmış, eski ve mütevazi bir mahalle Ve orada, mavi boyalı ahşap bir mekân, Seyfi’nin kahvehanesi diye bilinir, Oysa ne patrondur Seyfi, ne de mülk sahibi, Sadece ocakçı, sadece garson, sadece ayakçı, sadece dost. Her şeydir Seyfi, herkesle arkadaş, Aslen Erzurumlu, o gerçek dadaş... Dışarıda sert bir Boğaz havası, İçeride, dükkânın küçücük saç sobası Dışarıda lâpa lâpa yağan kar Nefis bir boğaz manzarası; Lacivert deniz, koyu mavi gök Üzerinde beyaz kelebekler gibi uçuşan kar taneleri. Bir tablo gibidir şimdi Boğaz, Hayran hayran seyrederiz Ve sobada tutuşan yongaların sesiyle Isınıverir içimiz. Çay demlenmiştir şimdi ocakta, Doldurur bardaklara, bırakır masalara Ve kaşla göz arası kaybolur Seyfi, Koşarak gidip gelir çabucak, Elinde bir poşet dolusu simit Sıcak mı sıcak... Sonra bir kirli bez alıp eline, silince camın buğusunu Karşıda nefti bir siluet gibi görürüz Bebeği, Ortaköy’ü, Beşiktaş’ı. Hele sevdiğiniz de yanınızdaysa Ve dayalıysa omzunuza başı, Çay, ince belli bardakta, simitler çıtır Dünyalara değişmem vallahi bu keyfi, Tazele bizim çayları aslanım Seyfi... Ünal Beşkese |
Hep Senin Yüzünden Oldu
Şair ve Yazar Yavuz Bülent Bakiler’in yurdun çeşitli yörelerinde verdiği konferanslar, radyo ve TV larda yaptığı konuşmalar neticesinde sesi kısılır. Ses telleri arızalanır, öyle ki, bir ara, hiç ses çıkaramayacak durumlara düçar olur. Ameliyat olur,arıza giderilir.
Kısa sürede konuşması da düzelir. Ancak, bu arada, fazla konuşmasından dolayı yüzünün sağ tara- fında bir de kısmî felç oluşmuştur. Bunu gidermek için, ayrı bir tıbbî müdahaleye muhtaçtır. Bir yakıniyle birlikte, bindikleri araba ile hastahaneye giderlerken çep telefonu çalar. Arayan, arkadaşla- rıdan Şair Nurettin Uytun’dur hal hatır sorup, Bakilerin sağlık durumunu öğrenmek istemektedir.Yavuz Bülent Bey durumu izah eder ve hemen Nurettin Uytun’a hitaben: Nurettin Bey, Hocam hep senin yüzünden oldu. ‘ Hep sağdan konuş, sağ konuş, sağdan konuş’ deyip durdun. Ben de sağdan konuşa konuşa bu hale geldim, diyerek nükteyi patlatır.
Nurettin Uytun ise: Sayın Bakiler, bu deyişiniz bana, Merhum Alparslan Türkrş ile Merhum Serdengeçti Osman Yüksel arasında geçen bir diyaloğu hatırlatmaktadır. Müsaadenizle anlatayım, der ve şöyle anlatır: Alpaslan Türkeş hastahanede yatmakta olan titreme hastası (parkinson) Serdengeçti’yi zıyaret eder. Hal hatır sorup sağlık temennisinde bulunur. Hastalık sebebini öğrenmek isteyince
Serdengeçti aniden ‘Sizin yüzünüzden oldu!’ der. ‘Türkeş, ‘Bir kabahatımız mı oldu Sayın Yüksel’ der, Serdengeçti hemen nükteyi patlatır ve Daha nolsun Albayım : ‘Ey Türk, titre ve kendine gel !’ dediniz, ben de titremeye başladım. Ama, bi türlü kendime gelemiyorum!’ cevabını verir.
Bunu dinleyen Şair Yavuz Bülent Bakiler, ikinci nüktesini patlatır ve: Aynı soydanmışız, der.
Derleyen:
Erenköy/İSTANBUL: 02.04.2014 Mustafa Alper Tunga Uytun
.............................. Saygı ve Selamlar...