Ben Giderayak
Bardaktan boşanırcasınaydı yağmur
siciminde karanlık uzadıkça uzuyordu sabahın olmasını bu denli isterken yine beni dağıttın köhnelenmiş dar şehrinde ben teraneden günahsam sen kefesinde, su katılmamış bir dizi günahkâr yediğim herzenin yarısı senin desem bir sıkımlık loş rengimin can arâfında, ben giderayak hoşlanmazsın bilirim neşter vurulunca makâmına en arsız metanetindir susuşların ne ezginde, ne de melodinde ararım dikenli sözlerinin kızıl gül renginde açışını kıyılarıma bu kaçıncı saldırışın neden soluk aldırmazsın can havli dev yangınlarından oysa, küçük bir kedi yavrusuyken tanımıştım, gözleriyle takip edendim, sendim bu denli acı vereceğini bilseydim günebakan çiçeği gibi yönümü çevirir senin yerine, ben burardım canımdaki şehrini bu saatten sonra derman oldun diyelim, kâr eyler misin geçmişten geleceğe sen, pervasız gün be gün dün batığımsın, küfrümden zılgıt yemiş soluk aldırmalıydın el açışıma muktedir elif gibi olmalıydın dik duruşumdan bildiğim olmadı işte, olmadı sen tek ayaklı, müteakip sırça sarayımın, cüce mağruru ziyanıma küreleyip, yittiğinsin şehrimde! |