C Açılışı: Arzuhalci'nin ölümü
Hemen kimsenin görmediği karanlığın içinde ilerleyen ağır
Sis kümesinin üzerinde beliren dingin, halka halka!... Kalıplar halinde, yan yana ve arkalı önlü peşi sıra yatık kabinler De tahtadan, suyla sıvayarak ahşabı macun yerine ... Saman altından gelip giden çalan ve götüren, Zeka barındırmayan küçük kurnaz dilsiz şeytanlar ile tıslayan çatal dilli kümes hırsızları, suçlu çakal yavruları! Hepsi! Hepsi! Bunlar, yılan suratlılar; cennette Havva’yı eleyip Lillit’i oluşturanlar! Modadır kibir, bitmeyen moda; bunu sakın biseks libidoya aşılama! Onlar yılan suratlılar, yine de yüzlerinde meşin maskeler var. Kibir bir tabaka, etraflarını sarar kuşatır onları; Kolayca anla da süreç olsun ağrısız, ulaşılmaz olurlar! Hiçbir şeyi görmez, hiçbir şeye anlam veremezler! Yaşadıkları söylenemez. Dolaşan sis kütlelerinde beyaz lekeler hala var; Buna göre, umutzor. Yaşamak edinim. Edinimler toplamıdır deneyim. Ama kolay olan ne? O ara daktilosunun başından kalktı Okur yazar zaman bekçisi, labbo odanın aşağı ormana açılan İnce tahta merdiveninin başına gelmişti ve Dış dünya ile onu ayıran kapağı açmak üzerine bir an düşündü.. Dondurularak istiflenmiş ve düzenekler yardımıyla Soluyan zaman yolcusu gibi insan bedenleri Özel bölmelerde yatırılmış, konserve edilmişti. Yaşayan ölüler gibi cesetsi şeylerin arasından Elinde sade neskafe kupasıyla geçerek seğirtmişti. Şimdi, kapağın öte yanından bir dünyadan olup insanı aşağı götüren, Ahı gitmiş vahı kalmış merdivene çıkarak bir inmeli miydi? Tabandan sarkıtılarak inşa edilmiş merdivenin ucunda ne var? Kapağı açsa orada ne bulacaktı? Buralar neresiydi ?? Elbette belki de yaratıklarla karşılaşacaktı? Kötü insanlar dışarıda, hatta içimizde şeytan! Sarmışken kahverengi alevlerle yeryüzü; Kasmadı bile bu halkı, bekçinin, bekçisinin uluorta linç edilişi... Cehennemin kapısı Arzuhalci’nin ölümüyle oldu; Dolunaysız sisli bir geceydi, konu ikon canı şehit oldu. Kabarcık hayatlar, paralel evrenler teorisinin konusudur; Perspektifen bu tariihsel yaklaşım tarihin kendisini oluşturur. Düşünenlerle vicdanlarıyla harmanlayanlar us düşünlerini; Cesaretlidir işte, devam edişlerinde fazladan. Kapıdaki kapıcı o yazıcı’nın şahidi bulanık gri yıldızlar Altın kapıyı unutmaz, onu hiç terk etmez! -Gönüllülükle iyilikle kollanılan, feraha devir daim! Yelkenler pupa yelken iken adımlar kardeşlikte kadim! Atlılar, onlar işlerçapkın, mütemadiyen Tanrı Dağları’ndan inerler; onlar bitmez ! ! Atlar koşarken bacaklar insan! Nefes alıp veren kanter körük; sırt, karın! Öylesine birbirini anlayan, birbirine ihtiyaç duyan!!! Ölünün diriltilmesi mealinde U dönüş, Yazıcı arzuhalcinin tekrar başlatılması ile kazanılacak. Şöyle, kör pençe zaman akmak istemeseydi Başlatanlar kazanamazdı -ne fark eder? Şalteri karanlıkta kaldıran kol, sessiz sakin yaprak taşıyan dalga Geceleri nehirde ilerleyen -çağlayana doğru! Mesela Gölbaşı, şimdi nasıldır ?? Soğuk olsa da, sazlıklar kıpır kıpır kıpırdıyordur... Karartma gecelere vardığımızda, evli evine köylü de Köyüne dağıldığında, beyaz peynirli ve tereyağlı kaşarlı-biberli, Patatesli, kıymalı gözlemeler söylenmez olur. |