SÖYLE BANA AYNA...Söyle bana ayna; İlk baktığım seni keşfettiğim gün Ve bu günkü bakışlarımı anlat bana Öyle anlat ki yalan riya olmasın sözünde Sakın ola kıvırmaya kalkma Sana baktığım ilk gün ve bu gün arasında Ne kadar derin bir fark var Sen hep aynı kaldın Hep asılı kaldın duvarda Ve sana gelen hep ben oldum Sen hiç tenezül edipte gelmedin Dök şimdi beni gördüğün andan bu yana Ne varsa bana dair sakladıkların Ve ayana dile gelir; Kırılmaca darılmaca yok Tamam, tamam sen anlat ben sana kırılmam Daha çocuktun beni ilk eline aldığında Aslında kendini bende gördüğünde ürktün Sonra her kes gibi kendini bende görmeye alıştın Ve he r ne hikmetse sende tıpkı diğerleri gibi Sık, sık beni ziyarete geldin Ama çelimsiz ve hiçte yakışıklı değildin Kendini dev bir aynada görür gibiydin Benim en yakışıklı diye mırıldanırdın bana Bazen güler bazen de acırdım haline Ama bildiğim bir şey vardı mutluydun Huzurla bakıyordun nede olsa çocuktun Zaman su misali akıp gitmeye başladı Ben hep aynı dururken Sen değişmeye başladın büyüdün Ve benimle olan diyalogun daha da artmaya başlamıştı Ve sendeki değişimleri fark etmeye başladım Nihayetinde on sekiz yaşına girmiş Hayata tekme atacak kadar kendini güçlü his ediyordun Sonra bir gün aşk denilen ilet ile karşılaştın İşte o an ipler kopmuş sevinçli yüzün hüzünle boğulmuştu Gülen gencin yerine hüzün yüklenmiş biri vardı Sen farkına varmadan beni ıslatıyordun Keder vardı gözlerinin derinliğinde Çaresizlik vardı Çocuksu bakışların değişmiş hayata küskünlüğün başlamıştı Sana ne oldu ne bitti diye sormama gerek yoktu Sen zaten anlatıyordun bana her şeyi Bazen neşe bazen kederle Ama o gün senin miyadın olmuştu çünkü aşık olmuştun Gözlerinden dökülen her damlaya şahit idim Fakat elimden bir şey gelmiyordu Konuş ayna söyle bana aşkın dermanı var mı Diye haykırdığını duyar gibiyim halen Seslenişin hiç gitmedi benden Ama ben çaresiz ve sessizdim Çünkü ben senin her gün baktığın aynaydım Sonra bir gün mutlu olarak geldin On sekiz yaşın acılarınla geride kamıştı İçerindeki haykırmaya hazır kelimler döküldü dilinden Aşıktın yeniden Aşkı yeniden şerbet niyetine içmiştin Mutluluk senin ayaklarını yerden kesmişti Ben o gün çok mutlu oldum seni öyle görümce Sabahları saçlarını tararken Üstüne başına çekidüzen verdiğin anlarda Mutluluğunu gözlerinden okuyordum Sonra ne oldu bilmiyorum yine bana hüzünle geldin Bu sefer gözlerde yaş yoktu ama duvarlara vurduğun yumrukların vardı Ve bana küs olmaya başladın Uzunca bir vakit bana bakmadın eline dahi almadın Bir ara sakallarını taramak için karşıma geçtin O yakışıklı gitmişti Yerine sanki yaşlı bir adam gelmişti Yıpranmış çökmüş ve yüzünde feleğin ince hatları çizgileri vardı Biliyorum dua etmem gerekirdi senin için ama Benim dualarım kabul olmaz ki Sen ağladın sakalların ıslandı Ben ıslandım Bir müddet yine küs kaldın bana bu sefer Üzerinde damatlığınla geçtin karşıma Gözlerimi senden alamadım Yakışıklı bakımlı fidan boyluydun Ama yinede yüreğinin bir yerindeki sancın yüzüne yansımıştı Korktum sormaya gerçi sorsam da duymazdın beni Mutluluğunu görmek beni mutlu ediyordu Aradan zaman su misali akıp gitti Artık tam bir adam olmuş saça sakala aklarını karıştırmıştın Evliliğinin yıllarını bitirmiş Hüznün yuvasına adım atıyordun Bırak bana küs kalmayı Dünyaya küstün artık Dilinden kelimeler dökülmez benimde yüzüme bakmaz olmuştun Üç goncan vardı her biri birbirinden güzel Hayata bağlanma sebebin onlardı biliyorum Varın yok un onlar olmuştu yoksa sen Bırak bana küsmeyi hayata küsecektin Vakit vakitleri kovaladı hayat seni feleğin çarkından dışarı attı Ve sen benim yüzüme yılarca bakmadın Çünkü alınmıştı yüreğinden tüm sevinçlerin Çünkü hayata bağlanma nedenlerin artık yoktu Dört duvar arasında sıkışıp kaldın Ben ise halen o duvarda asılı duruyordum Bana bakmanı içini o çocukken döktüğün Gibi dökmeni isterdim Ama sen beni hiç hatırlamadın Ben ise senin çocukluğundan bu yana sırdaşın idim Ve bir gün saçın sakalın bir birine karışmış halde Yeniden karşımdaydın Gözlerinin içi gülüyordu bunu fark ettim Ne kadar özlemiştim seni böyle görmeyi İşte hayata yeniden bağlanmak için bir sebebin var demiştim Sen ise artık bu rehavetten kurtulmanın zamanı geldi demiştin Mırıldandın kendi kendine Sen mutluydun bende mutlu olmuştum Ayna yeter artık anlatma tamam dur burada yeter Yo bana söz verdin bana dokunma kesme benim sözlerimi Sonra biri vardı o seni hayata bağlamıştı Bana bakışların değişti Her gün karşıma geçip süslenmeye başladın Ve o dört duvarın arasındaki sessizliğin Bozulmuştu seviyorum diye sesler geliyordu kulağıma Gün geçtikçe daha bir kendine geliyor hayata bağlanıyordun Bu dünyaya haykırıyordun ben varım ben yıkılmadım diye Zaman köprü altından giden su misali akıp gitti Ve yine sen hüzünle efkarla karşıma geçtin Sesiz sakin durmadın benim tam yüreğime indi yumruğun Kırılmıştın beni de kırdın Gözlerinden yaşlar sel olmaya başlamıştı Seni öyle görmeye alışıktım aslında ama Bu kadarını beklemiyordum Yıkılmış beyhude haldeydin Kes ayana yeter artık konuşma Bundan sonrasını kaldırmaz yüreğimi Sus ne olur sus yeter Sus ayna sus Bırak beni benle kalayım Sen aldırma benim aklanmış saçıma sakalıma Yüzüme düşen kader elem keder çizgilerini boş ver Bak işte o ufak çocuk büyüdü kocaman bir adam oldu Oldu olmasına amma O çocukken olan dertlerine dert ekleyerek Büyüdü Sus ayna sus yeter içim yandı yüreğim yandı Sonra, sonra belki bir gün Sana yine gelirim Sen anlatırsın ben dinlerim… |
Tebrikler dedim..
Yüreğinize sağlık..Saygılar.