Ey Nebi
Gönüllerden taşan
Yedi kat gökleri aşan Arzdan arşa yükselen Ezanların vardı. Zerreye küreye lebbeyk dedirten, Kalplerin pasını silip vecde getiren. İnananlarını cennetlere davetin vardı. Zeydleri, Bilalleri azat edip, Kıyamete kadar kalplere sevgili kılan, Şefkatin, merhametin, muhabbetin vardı. Çaresiz gönüllere, Acıyla inleyen biçarelere, Sığınacak liman makbul duaların vardı. Ya Muhammed, insanlığın sana bitmeyen ihtiyacı vardı. Karanlık kat kat, sarmıştı dünyayı, Beşer unutmuştu, yaratanı ve ona duayı, Sağır olmuştu kulaklar, duyamazdı hiradan yükselen kutlu sadayı. Adı devri cehaletti, tarife ne hacet. Zulmet boğacaktı nuru, yetişmeseydi rahmet. Zaman nurunla nurlanıp bezendi, asrın adı oldu saadet. Risalet bahçende açtı rengarenk gül, çiçek. Yanan gönüller, havz-i kevserinden zemzem içecek. Ya Muhammed, cennetlikler sana uyanlar içinden seçilecek. Ebubekirlerin, Ömerlerin, Alilerin Osmanların vardı. Adları cihar-i yar-i güzin, aşkları mümin gönülleri sardı. Zeydin, Bilalin, Ammarın, Yasirin vardı. Cihan sana aydınlık, müşriğe, minkire karardı. Geldin fetihler getirdin, Küfrü cehaleti, zulmü cihanda bitirdin. Dostu düşmanı hayran bıraktın, virane gönüllere sevgiyle girdin. Sen mahbub-i hudasın ey sevgili nebi, Senin varlığındır, cümle varlığın, varlık sebebi. Duruşun melek, kelamın hak, edebin kuran edebi. Sana ümmet olmak beşer için en büyük nimet, Livaül hamd sancağının altındadır vesile-i selamet. Biliriz şefaatin olmazsa, ulaşmaz bize yüced mevladan rahmet. Bu gün her zamandan daha çok muhtacız irşadına. Terk ettik Kur’anı, sünneti, ahlakı, adaleti dünyalıklar adına. Ey nebi halimiz mümin hali değil, dilimiz müslümanım desede; Allah ve ahiret gelmiyor müslümanım diyenlerin bile yadına. Necdet EREM 02.02.2016 |