AH ŞU SEVİLER...
AH ŞU SEVİLER...
Ah şu seviler Ilgıt ılgıt esen seher yeli gibidirler Son cemreden sonra toprakta zuhur ettiren Sebilinden bir bakraç su içmektir belkide Miraç’ta secdeye varıp,iman etmek gibi. XXXXX Ah şu seviler Felah’a koşup hicap duydurur yüreğinde Aheste bakışlı bir nazardır gözlerinde Heybende bir tutam düş tohumudur belkide Avuçlarını açıp rüzgârlara serptiğin. XXXXX Ah şu seviler…. Züleyha’nın gömleğinden tutupta çektiği Hicranla dolu, bade-i aşk mı yoksa bilmem Annemin tozlu topraklı elleri belkide Bedbin bakıştan tevazuya kucak açtıran. XXXXX Ah şu seviler Kibrit çöplerinden yaptığım gönül sandalım Dalgaların kayalarla sahilde buluşup Vuslat anında attığım çığlıktır belkide. Yosun gibi tutkulu sedef gibi parlayan. XXXXX Ah şu seviler Eyüp Sultanda sabah namazıdır aslında Yavuz Selimde Haliç’e karşı akşam vakti Sahurda yediğin üç beş lokmadır belkide İftarda kursağında iki zeytin bir hurma XXXXX Ah şu seviler İhtiras değil arzu değil,nede şehvettir Zikirdir dilinde, mihmanındır eşiğinde Teheccüd’te tefekkür edişindir belkide Teslim olup Rabbine visalindir işte o… SİNAN ŞENOL... KOCAELİ / ÖLÇÜ=14 |