mayıs gibisin..Şiirin hikayesini görmek için tıklayın sana savaşların,
intikamların ve çizilmemiş Atlaslardaki yalınlığın ve yalnızlığın buz gibi soğuk yanlarından ve tam içinden değil..yüreğimdeki umudun mavi tarlalarından ve kuşların sapan değmemiş kanatlarından..nehirlerin ve ırmakların sadece nehir ve ırmakların sırılsıklam ettiği içimdeki ıslaklıktan/ütopyadan..çığlık çığlığa bağırarak ve kızıp titreyerek yazıyorum bunları... (...) tutuşturdun... dudağının kıvrımından düşen közü gitmelerin ertesi külü düşüyordu bacaklarına gitmeliydin biliyorum/herkes gibi bu legal bir eylem kuşatma yapılmadı sokaklarında/hayır devrim değil/öldürülmedi kimse/yas değil... kapatmadı esnaf kepenklerini taşı kavramadı çocukların elleri/üzülme.. senin de sana ait kararların var düşlerin ve dokunmak istediğin yüzlerin ki biliyorum/sorumluluklarımı bilmeliyim biliyorum/sabahları aç karnına ‘’zehir zıkkım’’ gibi sigara biliyorum/değişmeyecek hiç bir şey/biz değişmedikçe havalandırılmaya ihtiyacı var buranın ışığa ve iyi bir temizliğe sağanak bir yağışa mesela …üçüncüsünü yapabiliyorsun hayret! asla kınamıyorum düğmelerini iliklerken kotumun gözüm cama takıldı sadece yağmur/yağmur biliyorum ki kumaş halleri vardır gitmelerin /eflatun hayır/öğrenmek istemiyorum hiçbirini ellerimi tekrar tut diye b-akmadım içine sığar mıyım diye b-aktım kaç/ma... sana kaç perşembe söylemeye çalışıyorum da dil ucumdan geri kaçıyor/dillenmemiş bütün harfler sana /siyah.. biliyorum/artık çok geç ki yüreğime hep düşüyor aklımı çeliyor/cam bardaktan, çay kaşığına bıçak sırtı keskinler bana sığınacak bir köşe bulalım olmaz mı? anlatmak istiyorum sana kaç Perşembe siyahın katran karası, siyah ruj izi kesikler avuç içlerimde portakal kokusu ve ellerim boşluğunda ceplerimin ki buradayım/geldim işte… seni koklamaktan geliyorum bağışla/dönme sırtını geç kaldığımı biliyorum tüm sevişmelere önce içime almalıyım/sonra karşıma seni ki aklım almıyor çünkü kaç gün,kaç ay ve geceyse o kadar… yağmur/yağmur evet hala yağıyor bu yüzden sırılsıklam oluyorum bu yüzden ıslağım,terli ve alıngan soluğum ve ben ki sevgili; sağ salim döneceğini biliyorum gittiğin yerden bir sonbahardan mesela başka bir yaza şaşırmadan daha fazla günleri sayar mıyım bilmiyorum inan ama rakamları sevmiyorum rakamları dedim elini çek dudaklarından derin izler taşıyorsun orada bir uzvunun kırılması kadar acıtıyor biliyorum bir yaz(g)ı saçının telinden,ayak parmak uçlarına kadar değişiyor kolay mı? sözleri unut bunu unutma yetmez mi? kim bilir belki de kördü bu düğüm demeliyim herkese bir utancı derinlerinden kurtaracak zıkkımın zehiriydi sobeleten beni yetmez mi? sana ben………. dedim de kırıldı sesim bir nota aralığında ki bir şeyler yapmayı dilemiştim sana izlemeyi birkaç şeyi seninle hiç dönmemeyi gitmediğimiz yerlerden biraz balkon/birkaç basamak merdiven ve b-akışını görecektim arkanı dönüp ne kadar sürecekti önemi yok şu an yapmak istediğim en belirgin yüz/iz bu hatırlıyorum seni yetmez mi? yaşamak deme bana ömür derim sana… bende biliyorum yastık altlarına saklamayı hayallerimi üç öğün kaldırmayı göğün boşluğuna başımı fısıldarken kulağıma bir masal kahramanı kalmadı bir kule/kurdele çözülecek bilmece bir uzaklık ve uyanması gereken uzaklardan öpülecek bir yüz çünkü bende ne kadar olduğunu bilmiyorsun ısırma alt dudağını kıyamam ve sen ki sevgili; mayıs mayıs gibisin yüreğimde bir tek sen hep aynı gibisin.. (...) |
Beğendim...
...................................... Saygı ve Selamlar...