yontuSenden uzakta geçen günler; günlerim demiyorum dikkat edersen sen olmadığında günler bana ait değilmiş gibiydi o günlerde; ağaçlar uzak sisli bir fotoğraf, kuşlar sensizliği acıklı bir şarkının sözlerinde tekrar tekrar bağıran zalimlerdi. Yeşil...dünyanın ve aşkın rengi, canlılığındı; bedeninde damarlarında akan özsu... o günlerde yeşile sensiz bakmadım hiç; sensizken kör, sağır ve dilsizdim. Arabesk şarkılarla dalga geçip gizli gizli dinleyen liseli geri dönmüştü. Sonra ne oldu? Sensizliği, sensiz kala kala öyle derin öğrendim ki: bugün hiçbir sensizlik yabancı gelmez bana. Hep işlerin olurdu, önemli, büyük, kocaman, devasa işler: ya da törenlerin olurdu, ayinlerin, oyunların, solo ve koro halindeki ritüellerin... hiçbirinde benim yerim senin yanın diyemedim. Zulüm içinde büyüttüğün bir canavar. Belleğine yerleşen gelmiş geçmiş en zorlu düşmanın acı çekmekse eğer, berrak bir savaşın var yıldız tozlarıyla biçimlenen bedenini kuşan. Aşk tek taraflıdır hep, tek başına olman gereken bir yolun çekim gücü. Nasıl ki Ulis savaştı denizlerde; yitirdi her şeyini aşkı için, yine de dokuz sene sonra ulaştı sevdiğine, evine. Kral olmak ya da kraliçe, kendi evreninde.. sana değil kendime uzaktım aslında; kendimle aramda dağlar vardı fersah fersah.. en zorlu yolculuktu bu, adına aşk koyduğum acılı bir yolculuk... Tanrının buluşuydu aşk; beni ve seni insan etmek için yarattığı kadim buluş. Bir planı var aşkın; sert kayanın içindeki seni ve beni bulup çıkarmak. Spatula ve keski acılarıyla geçen onca sene, katlanmak bir erdem, bir utku sonunda... aşk sensizlikle attı ilk adımını; son adımım bensizlikti; ve sende buldum ben’i... |
Daim olsun ilhamınız, daim olsun duygularınız, var olsun yüreğiniz.Sevgiler ve saygılar.