8
Yorum
18
Beğeni
0,0
Puan
2561
Okunma

Balık kokan ölümü, taze ceninle yemlediler Ötzi.
Tuzlu sularda kuruttular.
Anne karnından giyindiğim deriden elbiseleri,
Kaderim ki boynundan zincirlere vurulan ram
Âhirine razı gelen toprakta ki mercan,
Derin sularda nisyana terkedilen
bir o kadar insanım,
insan..!
Sürgüne âşinâ coğrafyamızın damarlarına,
kan şırıngaladılar Ötzi.
Yollar sızdı,
petrol mavisi ağlayışlarımın göz çukurlarından.
Yedi kat göğü, varil bombasıyla
vurdular kuşağından.
Güneş, demirden kanatlı ölüm,
Rüzgâr, kaval kemiklerimde deprem,
kulaklarımın çığlık enkâzında,
yer kabuğu neslimin kromozom mezarlığı...
Okyanusları göğermiş sübyan dudakları ile
yıkadılar Ötzi.
Balondan ecel yudumladı hayat,
membâından göçmen kuşlar...
Hakikâtin tükürük bezlerini keyifle yutarken,
hırsın otuz iki dişinde sarmaşık salyalar...
Güneyin kıvırcık saçlı kız çocuklarını,
kuzeyin zemherinde
kına taşlarına küstürdüler.
-ve içimdeki serçeler Ötzi!
serçeler hazır olda gözyaşından kurşuna dizildiler...
Saç diplerimde şarapnel neşterleri,
sırtımdan kaburgalarıma ağıt yakan sızılarımla
bir tutam vicdan simidi ile tutundum filikalardan...
Mevsim sen,
içim cehennem...
Uyandır bütün canlı renkleri Ötzi..!
Açlığı, zûlümü çizdiğim kara kalem resimlerimden,
Kurtulsun insanlık, kara sinekli ölümü
revâ gören
vurdum duymaz yeryüzünden!...
Muharrem KÜÇÜK