VuslatUsulca parmak uçlarımda yürüdüm küçücük adımlarla. Dikiş attım dünden kalanlara . Kaybolurken Ney’den damlayan notalarda. Söyle Derviş; cevap var mı bana bu tarafta. Yönümü bilmeden başladım yol almaya. Bölük bölük ruhumun parçaları kalmış her hayatta. Eksildim mi, çoğaldım mı zamanla? Ama....ya zaman yoksa..? Mum ışığında baktım avuçlarıma. Kınalı ellerimin çizgilerinde gizlenmiş göremediklerim. Oku..! dedi. Sunulan kitabın bembeyaz ışığı kör edercesine beni; çekti getirdi saf Sevgi ile karşılayan Ayna’mın karşısına. Bir toz zerresiyim sadece, binlercesi gibi. Semâ edip döndükçe ışığa, süzülüp gitti Tennuremin eteklerinden karma/şa. Bir parçam da burada kaldı mutlaka. Meram da, çocukken gölgesinde uyukladığım ağacın altında. Vuslat zamanı geldi, Nisan yağmurunda. Aşk yolcusuyum ey Derviş. Huu deyip girdim sıraya. Medet umuyorum Dergâh kapısında. Bir toz zerresine yer var mı bu gökyüzü altında? |