Kupkuru
Uykuları parlamayla bölen,
Geceleri, telaşa boğan gök gürültüm, Çocukluğum ıslanırdı dışarılarda; Duvarların arasında, Yalnızlığın ıslığıydı, yankılanan. Niyeyse ben, mahpusluğu oynardım, Sokaklar sırılsıklamdı, her bir yan çamur, Ben, susuzluğu oynardım. Ellerim pencereyi sarmalardı, kuruydum. Daha lafını etmeden tehditler kırardı umutlarımı, Küçüktüm, saklayamazdım isteyen bakışlarımı; Ve şehirlere yağmur yağardı, Zincirli avuçlarım, Zincirinden mi bilmem, Müthiş bir çaba ile içerime kum yığardı. Şimdi büyümüştüm; Islanmadık hiçbir yanım kalmamıştı, Bir türlü su geçiremedim ruhuma, Bir yanım halen çöl, İçerim hiç ıslanmamıştı! |