Gizli Mânâlım...
Fulya ve Hazar’a...
benimle sohbete var mısın gülüm gel seninle eski aşkı analım bu ayrılık inan piyango ölüm visale erelim sonra yanalım hayat zor da olsa bir anlamı var hasret karşımızda dikenli duvar belki çile bizi başından savar beraber olup da zulmü yenelim müsâde etsen de yaslansam sana aşk sarhoşluğuyla ıslansam sana bilmiyorum nasıl seslensem sana turuncu eşarblım kızıl kınalım biz ki bir zamanlar destan olduyduk vefayı çantada keklik bildiydik fesata nazara göze geldiydik mevsim haşin, hafta zalim, gün elim. bülbülün icrası güle ötmeyi aşığın ameli acı tatmayı şimdi bana bırak yular tutmayı „ya nasib“ deyip de ata binelim bulut yüzümüze umut dokusun mekteb medreseler bizi okusun karanlık gecemin sen ki akısın gıyabında doğar ağır bunalım başımı belaya sokma Hakk içün sakın bu sevdayı yakma Hakk içün bir parçacık helal lokma Hakk içün şükr edip de bala tuza banalım gamdan kasavetden bezeniyordum umutlu düşlere uzanıyordum nerdeyse son maçı kazanıyordum ofsayt golle rezil oldu finalim içtihad eylemiş kalender kadı bazen yüzsüzlükmüş sevginin adı sana iyi gelir tutmamın tadı eline uzanan elim can elim Tahir’in çabası Zühre yolunda Kays Leyla’yı arar Necef çölünde Ferhat ceng halinde kazma elinde Şirin için diyor, benim tünelim tepeden dökülür billur şelale çaput bağlamak mı olur melale kaşlarının remzi nefis hilale huşu ile baka baka donalım bahçemiz karanfil veren bağ olsun vecdimiz sonsuza dönük çağ olsun biz ölürsek aşkın başı sağ olsun kendimizi sevdaya kurban sunalım sırtımda dünyanın çekilmez yükü yapışır gövdeye dökülmez yükü tepeden tırnağa bükülmez yükü biz yine hafifden pamuk sanalım damak ki şekeri tatmak bilmiyor helvalık un maya tutmak bilmiyor şiir inad eder bitmek bilmiyor bir hamle yapıp da başa dönelim kurtlar çürük dalda rızık deşinir köstebek toprakda yuva eşinir Aydın’ın işi yok seni düşünür ey şehla bakışlım, gizli mânâlım. Almanya, Kasım 2015 |