BİZİM HİKAYEMİZsen kahreden bir yalnızlığın dile getirilmemiş adı kangren olmuş duyguların kessen canlanacak yanı o yüzdendir sağlam duruşum karşında bırak yaşadığım kadar yaşayayım ömür dediğin cebi yırtık bir geceden düşen bilyeler ne yana dağılmış belli değil. fikrimce boş bir sandalın nehirde sürüklenen sesi gibi inceden inceye sızlayan içini susturmak için bu küreklere sarılman sarıl tabi kim tutar seni öyle bir hikaye yaz ki kendine yeni baştan bu sefer mutlu sonla bitsin. bizim hikayemiz diyorsun ya o daha baştan yamuk yazılmıştı cümlelerin ardı ardına birbirini kovalamasına ne bakarsın daha dudaklardan dökülürken kelimelerin içleri boşaltılmış anlamsızlıklar denizinde can yeleği ile sağ kalmaya çabalıyorlardı beni kaybettin diye üzülmediğini biliyorum gözyaşlarına bulanan kirpiklerim de dondu artık arkası görünmeyen sırlı bir ayna gibi sadece baktığın kadarını görürsün bir seni gösterir bir de bu yalan ’biz’ hikayesinin kalıntılarını. sen harabelerde dolaştın mı hiç kulakların duyamayacağı bir sese odaklandı mı? gerçek bir yalnızlığı anlatır taş duvarlar bir zamanlar kahkahaların cirit attığı ya da en acı aşk hikayelerinin gizlendiği bir annenin evladına ağıt yaktığı kolonlar bıçaklanan bir garibin sessizce son bulan soluğu bomboş taşların yüzlerinden okunur öylesine yalnızdır ki oraları biz hikayesinde olduğu gibi elleri göğe açılmış kırık dökük taş lahitler.. var giyin kuşan en güzel elbiselerini hatta henüz çıkan sakallarını da traş et ki bilirsin ben sevmezdim kirli sakal eskilerin hatrına o sevdiğim parfümünü sıkma çam sakızı çoban armağanı abanoz kokun dolmasın benden başka kimsenin burnuna hatta eline bir buket gül al henüz tomurcuk geride kalan sarı papatyadan bahsetme kimseye boynunu bükmüş sana ne sevda tohumuna ihtiyaç duymadan nasılsa her bahar yeniden açıyorlar sevdi mi sevmedi mi diye sorular biriktirme gönlünde düşen her yaprak gibi mazinin en uzak köşesinde karışır kendi kendine toprağa. Ayvazım DENİZ |
( Bir Aşk Hikayesi )
Sevmekle bitmiyor hayat ! Bir ev lazım içinde yatağı olan, yatağında sevdiğinin gözlerinde kaybolan ’ yar ’ olan. Aynı rüyaları görmek beraber. Aynı düşlerde hırsızlık yapmak, gündüzlerden zaman çalmak geceye yama yapmak ne güzel ...Zamana maya çaldık, burçlardan haber aldık aşk’ın sonbaharında. Çöllerde Mecnun olduk aşk’ın arş diyarında, Leyla’sın da kör olduk her aşk’ın sonrasında
Durmadan hayal kurmak ,abus halden kurtulmak, aşk dileyen dillere cemre’den haber salmak . Doladım dilekleri ağacın dallarına ,besledim de bekledim ulaşsın makamına. Biraz rüşvet verelim esmeyen lodos’una , koşsun ,alsın götürsün, dilenen aşk kuluna.
Beyaz güller topladım en güzel günümüze, her birinden kokular dökelim aşk gününe. Güneşe diz çökelim sıcacık gülüşüne, Aya el sallayalım ,gecemde hep var diye.Olsunlar gece-gündüz her aşkın şahid-liğiine.
Kaç gün geçmiş yıllarımın içinde? Kaç bahar bitirdim, sonbaharın dilinde. Kaç kışa beyaz örtü örtmüştü ,yaratanın diliyle. Usul usul aşk lazım tüm insan fanisine.
sevgiler...