MEVLANA CELALEDDİN RUMİ.../...Bizi bilen bilir,bilmeyen de,kendi gibi bilir.../... Hz.Mevlana Der ki,Rumi ; " Şems’i gördüğümde," " Kapılar açıldı,sanki Cennet’te " " Başım üstünde." Şems ile Rumi, Ruhun gizemiyle ilgili, Daldılar birlikte,günlerce tefekküre. Rumi,aktardı kalbindekileri Şems’e, Aldı Şems’i içindeki boşluğa,kalbine. Rumi artık aşk ile yanan,kavrulandı, Şems,onun içinde ışıl ışıl parlayan Ay’dı. Şems,yaratan aşkıyla yanıp tutuşan, Onun etrafında dönen,seyyare idi. Rumi ise, Şems’in sevdası ile, Deli divane kavrulan,pervane idi. Rumi,bir ruhani asi. O,bilincin yücelmiş bağımsız kaşifi, Onun sa,ruhunu ateşe veren,Şems-i Tebrizi. Mürşidi iken, Kendi dergahının Rumi, Şems’in,Müridi oldu, İsteyerek,yürekten. Gönül eri,aşk eri gördü onu Şems, Aşk ile,gönülden Mürşidi oldu, Bilerek ve severekten. Şems’den önce; Bir mum idi Rumi, Yalnızca,dibini ışıtan, Şems’den sonra; Güneş oldu,tüm dünyayı aydınlatan. Şems’den önce; Bir su damlasıydı Rumi, yalnızca,tıp tıp damlayan, Şems’den sonra; Bir Okyanus oldu, Yerküreyi sarmalayan. Şems’den önce; Yarı olgun, Meyve idi,Rumi bağında, Şems’den sonra; Bal damlayan, Hurma oldu,dalında. Şems’den önce; Koruk idi, Rumi,Meram bağında, Şems’den sonra; En nadide şarap oldu, O,dünyanın Kav’ında. Şems’den önce; Parlak inci tanesiydi Rumi, Kendi içinde,kabuğunda parlayan, Şems’den sonra; Işıldayıp,göz kamaştıran, Elmas gerdanlık oldu, Cihanın boynunda,parıldayan. Şems’den önce; Durgun bir Nehirdi Rumi, Kendi yolunda akıp duran, Şems’den sonra; Şelale oldu,Çağlayan oldu, Cümle alem gönüllerden, Köpük köpük fışkıran. Şems,bir dönem kayboldu, Yok etti kendini ondan. Rumi,divane oldu, kaybetti kendini,vazgeçti dünyadan, Gittiği yoldan. Dedi; "uzaktayım ama ondan," "Ruh ve bedenen" "Ama, biz ikimiz tek ışığız," "Ben O’yum,her zaman,O’da ben." Rumi,Şems’e olan sonsuz sevgisiyle, Aşkın,kendisi oldu. Tanrı’nın,şifa verici ilhamıyla, Sakinleşti,iyileşti,şifa buldu. "İç geçişi" başardı, O’da artık,"Buda" gibi,ya da,"Hz.İsa" gibi, Nadir olanlardandı. Rumi’nin içinde artık, İnsan kutsallığının kırmızı,ateş rengi, Gülleri açtı. Tanrı’dan aldığı ilhamı, Mistik insan sevgisini, Asırlarca,tüm alemlere saçtı. Mevsimlerden Sonbahardı, Takvimlerden,"17.Aralık.1273"gündü. Güneş,batarken akşam üstü, Ufku kızıla boyarken, öldü. Bu onun için,ölüm değildi. Sevgiliye kavuşup,vuslata erdiği gündü, Kutlanacak,"Şeb-i Arus",dernek düğündü. Tuğal KÖSEMEN-17.ARALIK.2015 |
Kalp ile anlaşmalarını
Birbirlerini tamamlamalarını
Aşkın engin ufuklarına seriliş ve
,"Şeb-i Arus",dernek düğündü.Böyle bakabilmek ölüme...
Saygımla.