MÜLTECİ HAYATLAR
hep mülteci hayatları yaşadık
kuşaktan kuşağa bağışlamayı hiç bilmedik biz buzdan pencereler gibi karla kaplanmış yüreğimizi sobalı taş odalarda ısıtır gibi ısıtamadık kanla mayalanmış bu topraklarda sert dağ yamaçlarında fırtınalarda savrulduk şehrin varoşlarında terk edilmiş dağ köyleri gibi yalnızdık gençliği yitirilmiş kuşağın çocuklarıydık öfkeden yüzleri perdelenmiş sevinçleri örselenmiş ıssız pencerelerden son istasyonda son treni bekleyen yalnız insanlar gibiydik rüzgardan hızlı esip geçip giderken ömür maziden kaçıyor insan kaçışlarda ellerim üşüyor tuttukça ayrılık valizlerini ayrılıklarda yitirdiklerimizi ve terk ettiklerimizin hüznü zalimin kör bıçağı gibi yırtıyor duygularımı ağaçların ağır uğultuları sarı benekli kuşların cıvıltıları yanakları kor ateşler gibi kızaran tenekeden sobalarda yanan çocukluğumuz ve gençliğimiz özleme gelmez zamansız yitirdiklerimiz tedirgin ruhlarımız zamansız dağlanmış kavuşmakta acemiyiz seviyorum demekte ürkek vede çekingeniz delice bırakmışız kendimizi ihtiraslara şefkatle bakmayı unutturmuşlar farklı olanlara kehribar gözlü minicik bedenleri kıyıya vurmuş hayatlara buzdan kaplanmış pencereden bakmaya üşüyorum üşüyor yüreğim üşüyor ellerim kocaman ellerini minicik ellere uzatmayanlara üşüdüm kardan evlerde buzdan adamlar gibi üşüdüm mülteci hayatlara 17/12/2015 İSTANBUL |
Kalemin susmasın
_____________________Saygılar