İŞTE AHVAL
On dördümde gurbet ele savruldum
Felek dîvaneye döndürdü beni Ana baba hasretiyle kavruldum Sıla hasretiyle yandırdı beni Şiire tutundum dört yıl süreyle Gönül evim coştu bir kırık neyle Yürek sesi denen bu bahaneyle Bir ulu çınara kondurdu beni On yedide bir orduya neferdim İnsanları eğitmekti tek derdim Körpe yüreklerle huzura erdim Bu karasevdayla dindirdi beni İlimle irfanla büyürken canlar Eşimdi, dostumdu, kanımdı onlar Bu kutsal görevi bilenler anlar Hak, Vatan aşkına bandırdı beni Meğer gerideymiş gurbetin aslı İçinde gizliymiş gözyaşı faslı Kimseler görmedi ağlarken sesli Sabır dibeğine bindirdi beni Gurbeti gurbete uladı kader Yine Emr-i Hakk’a uydum derbeder Çıkarıp karşıma bir er oğlu er Bir gönül çelenle kandırdı beni Hoştu düzenimiz bulmazdık kusur Derdik; bu minvalde geçer bin asır Bir halden bilmeze olduk da esir Yavru ceylan gibi sindirdi beni Böyle geçti yıllar bilmeden suçum Karlı dağa döndü başımda saçım Sanki düşüncenin kemine açım Ağustos Ayında dondurdu beni Gelin der yüreğe sevgi yaraşır Cümle karanlıklar sevgiyle ışır Korkardım bu beden köze bulaşır Yaradan’a sevdam söndürdü beni Zübeyde GÖKBULUT(gelin)/ 2013- Kırşehir |
Emeğine kalemine sağlık
Yüreğinin sesi daim olsun