ANNE SICAKLIĞINDA BAŞIMI YASLADIĞIM HER BİR İMGE...
Anlamsızlığın kıyısında ceberut ve rahvan kimlikler:
Alabildiğine yoksun ve takatsiz, Dip sancısı eşkâlini yitirmiş gümbürtülü ve heyula coşkular. Kırık bir haznenin tefekkürü iken sakıncalı üç beş imge, Çala-kalem o naif dokunuşu belli ki tezahürü yetisizliği Metruk varsıllarda hüküm süren kayıp dirayeti iken, Alabildiğine kayıp ve ucu yanık bir mektup: Dokunuşu hakkaniyet dolu, rahmeti gök kubbenin Süzülürken oluk oluk gözlerimden. An’ı kayıp bir varlık, Sonu bilindik bir hikâye kadar devingen iken Mahrem tanımsızlığında heyecan yüklü Soluk pervasızlığım, Haybeden çalan bir şarkı dermansızlığında Kırılgan o tekerleme dolanmış dilime: Sağım, solum sobe, dediğime aldırma sen ey, aşk Patavatsızlığı iken yürekteki tekmil sancı, Hanidir yüz sürdüğüm düş baz kanmazlığı evrenin, Soyut bir tecelli belli ki o revnak dokunuşu Hele ki konuşlandığım gök kubbe iken, Aşka nazire eden bir sevda yeli başımda esen, Başı kayıp bil ki bu hikâye Ve duraksadığım ara durağın sona hacizli yok oluşu. Bilfiil sorgulandığım hanesiz aşkların Melez çocuğu iken Soluklandığım gece yarısı Hele ki aniden bastıran sağanak nasıl da o rahvan kimliğiyle Nazire edercesine kırptığım yıldızlara, Bil ki tefekkürünü soluduğum iç sesi Anlamsız varlığımın gömülü yalnızlığını tetikleyen Asılsız bir sağduyu kimine göre, Bir kez kaybolmuşken merkezini teğet geçtiğim O izafi yoksunluğumun tekil mizacı kadar yeknesak bir miras Ardında bıraktığın: Bir düş karesinden ibaretim alabildiğine vakur Ve istikrarlı bir yok oluşun tecellisi. Ritmik bir sessizlik iken hâsıl olan, Niyeti bozuk aşkın ta ezelden: Kayıp bir sarnıcın öbek öbek dipsizliğinde Gölgesinden muzdarip bir yankı, Duyduğum en derinden: Hanidir okşarken başımı melekler, Anne sıcaklığında başımı yasladığım her bir imge: Saf kan bir aşkın teyakkuzunda saklı tüm yok oluş, Doğmaksa düşen rahmeti göğün derininden, Defalarca ölebilirim yeniden. |