ZemheriZemherin ağzını tıkıyor rüzgârın. Gri duvarlar ardında kokusuz yakıt. Kapanmış balkonlardan kış bahçesi. Yıldızlar bazen ölgün ölgün pırıldarken. Bulutlara köle olmuş kar tanecikleri, Usul usul yağıyor. Koşturan insan kalabalıklarında, Soğuk tebessüm. Kendini beğeniyor musun Ankara? Nerede eski kibarlığın? Nerede lütfun? Sonsuz bir övgü konusuyken, Bak düştüğün hale. Sana bir sır vereyim mi? "Arzu ettiğim bir incelikle yanımda sevdiğim, Hani o da olmazsa neye yararsın." Dilsiz koca binalar çöker üstüme. Kendini beğeniyor musun Ankara? Beni saran o güzel yürek yok mu? İşte ona dua et. Yoksa sana bırakırdım saraylarını, Zemherini. Sana bırakırdım yitik renklerini. Sen ki gözlerini açmış, Ne olduğunu bilmediğim, Bir öfkeyle bakıyorsun insanlara. Kendini beğeniyor musun Ankara? Sade bir dekorun vardı eskiden, Gözlerimizi alamazdık. İs kokularında uyandığımız sabahların bile daha güzeldi. Ekmek gibi kırdığımız sıcak simitler taş kesilmiş şimdi. Garip hayvan heykellerini süs mü sanıyorsun sen. Halin Yürekte ahenksizlik yaratırken, Zoraki yürüyor insanlar. Kendini beğeniyor musun Ankara? Hiç sevmem eski zamandan söz açmayı. Ama Garda trenlere el sallayanları hatırlıyorum. Mağrur ve naif. Kar altında kalan bir çocuğa El uzatanlar. Söyleyemediğim, Söylenemeyen sözler var daha... Kendini beğeniyor musun Ankara? Şiir ve Yorum Mehmet Fikret ÜNALAN 03 Aralık 2015 Saat 19.15 Batıkent Ankara |