ALLAH'IN KÖRÜ! :)Şiirin hikayesini görmek için tıklayın Engelliler günü nedeniyle biraz uzun tuttuğum paylaşımım için Sayın yönetim kurulundan ve siz çok sevdiğim şâir kardeşlerimden, arkadaşlarımdan özür diliyorum ve biraz vaktinizi alsa da sabırla okumanızı rica ediyorum. Engelliler gününde kutlamalar yapmak, işi eğlenceye dökmek yerine; engelli, engelsiz dayanışmasıyla bizleri rahatsız, huzursuz eden, kimi zaman da canımızdan bezdiren sorunlara çâre bulunması gerektiğini düşünüyorum. Bizlere dokunan her sorun çoğunlukla engelsizlerin de sorunu. Elele vererek, daha güzel, yaşanılır ortamlarda buluşabilmek dileğiyle. Engelsiz insanlardan bizlere yönelik, hiçbir engellinin hoşlanmadığı davranışları sizlerle paylaşıyorum. Görme engelli olduğum için daha çok kör sorunlarına değinmem doğal karşılanır sanırım. Yaşanmışlıklarım o yönde çünkü. Diğer engeldaşlarımız da kendi sorunlarını paylaşırlarsa insanların bilinçlenme oranı artacaktır. Yazımı okuyup, duyarlılık gösterecek herkese sonsuz teşekkürler. BİZ ENGELLİLERİ SİNİR EDEN DAVRANIŞLAR! 1-Dışarıya çıkmak istediğimizde, hiç yardıma ihtiyâcımız olmadığı hâlde ille bir aile ferdinin peşimize takılıp, bizi götürmek için direnmesi. 2-Sakin sakin, tıpış tıpış yolumuzda yürürken birinin kolumuza yapışıp, gideceğimiz yeri bildiğimizi söylememize rağmen ısrarla yardım etme isteği. 3-Pıt pıt pıt omuzumuza vurulup, "Ah canııımmm. Kıyamaaammmm." denmesi. 4-Otobüslerde ön koltukların Gazi, yaşlı, engelli ve hâmileler için ayrılmasına, bu konuda uyarı yazısı olmasına ve sözlü uyarılara rağmen insanların ya bön bön bakmaları, yada başlarını pencereden yana çevirmeleri. (Sanki hava atmak için ön koltuklarda yolculuk etmek istiyoruz. İnip binme kolaylığı ve gerektiğinde şoföre sesimizi rahat duyurabilmemiz için konmuş bir kuraldır bu.) 5- İnsanların paşaya kelle yetiştireceklermiş gibi önlerine, yanlarına, yörelerine bakmadan çılgın bir hızla yürürlerken bastonlarımıza çarparak yamultmaları yada kırmaları ve bazı duyarsızların bizleri kırdıkları bastonlarımızla başbaşa, olduğumuz yerde bırakıp, rahatlıkla yollarına devam etmeleri. Kimilerinin de çarpmanın şiddetiyle iki seksen, bir doksan yere uzanmaları. 6-"Kimin, kimsen yok mu? Neden tek başına dışarı saldılar ki seni?" Sorusu. 7-Herhangi bir işi yapmak istediğimizde, bir kez olsun denememize bile izin vermeden; "bu görmeden yapılacak iş değil." diyerek kestirilip atılması. 8-Bir işi yaparken en ufak bir hatâda: "Dur ben yapiyim. Bak yine dökmüşsün." denmesi. (Sanki görenler hiçbir şey döküp, saçmıyor.) 9-Elimize para tutuşturulması. 10-Her körün mutlaka ama mutlaka müziğe yetenekli olacağına inanılması. 11-Kör deyince akla ilk gelen işlerden birinin de hâfızlık olması. (Hristiyan olan arkadaşıma "Hafız." diye hitab ediliyormuş iyi mi.) 12-Artık pekçok yerde yolumuzu daha rahat bulmamız için tırtıklı çizgiler var. Bizler bastonlarımızla o çizgileri tâkip ederken diğer insanların hiç istiflerini bozmadan, yanlarındakilerle çene çalarak, ille de bizim çizgimizin üzerinden yürüme saygısızlığı. (O çizgiler; görmeyenlerin bastonlarıyla takip ederek, yollarını bulmalarına yardımcı olsun diye konmuş. Üzerinde yürünsün diye değil. Aklı evvelin biri kayıp, düşmüş zaten bizim tırtıkların üzerinde yürürken.) 13-Engelli araçlarına ayrılan park yerlerine önüne gelen herkesin aracını bırakması, uyarılınca da hiç hakkları olmadığı halde sert tepki göstermeleri. 14-Bizlere yardım ederken sevap kazanıp, cenneti garantilemek isteyenler. 15- Engellinin duasının kayıtsız, şartsız kabûl olacağı görüşü. 16-Engellinin bedduasının eninde sonunda tutacağına inanılması. 17-Engelliye cennetin garanti olduğu saçmalığı. 18-"Sizin gönül gözünüz açık." Sözü. (İnsanın gönül gözünün açık olması için ille kör olması gerekiyor zahir.) 19-"Kendine kör deme." Telkinleri (Ya ne diyeceğim kardeşim? Benim gerçeğim bu. Kırk yıllık kapıcıya apartman görevlisi,tezgâhtara satış elemanı, En doğal ihtiyacımız tuvalete gitmeye Lâvoboya gitmek denmesi yapmacıklığı gibi birşey. İnsanlar bu tür saçmalıklara takılacaklarına birbirlerine ve dünyaya zarar verirken böyle ince düşünseler daha iyi olmaz mı?...) 20-Kurum ve kuruluşların engelli çalıştırmak istememeleri. 21-Çalışan engellilere yetenek ve vasıflarına göre iş vermek yerine santrale oturtulmaları yada hiçbir iş yaptırılmadan yalnızca maaşlarının verilmesi. 22-Yerleşim yerlerinin hiçbir şekilde biz engellilerin rahat yaşamasına uygun olmaması ve gerekli düzenlemelerin yapılması için fazla gayret sarfedilmemesi. (Oysa engelliler için yapılacak her düzenleme engelsiz vatandaşların da rahat etmesini sağlayacaktır.) 23-Amacı sorunlarımıza dikkat çekmek, insanları bilinçlendirmek olan engelliler günü ve haftasının kutlanacak bir bayram gibi algılanması. Fatma Işık Kaya (Fadime) 3-Aralık-2015-Perşembe ALLAH’IN KÖRÜ! :D SEVİNİYORUM! Babam sinirlendiğinde Yüzünün aldığı şekli. TV kanallarından naklen yayınlanan Savaş sahnelerini. Cehalete, fakirliğe kurban edilen Masum çocukların acınası hallerini. Caddelere, sokaklara, parklara Atılan çöpleri. Kirletilmiş denizleri. Şiddet gören kadınların, Şehitlerin ve Bir hiç uğruna katledilen gençlerin ailelerinin Acı dolu gözlerini Göremediğim için Seviniyorum. Fatma Işık Kaya (Fadime) 20-Ağustos-2014-Çarşamba KÖRÜN MERAKI Eskiden biraz olsun gören gözlerimle Ay’ın dört halini gördümde, Yıldızları, mehtabı göremedim. Mehtapta nasıl görünür yeryüzü? Yıldızlar nasıl görünür gökyüzünde? İmreniyorum onları görenlere. Hele, hele Bu güzelliklerin tadına varmayı bilen romantiklere. Bu zavallı gözlerimle Karın lapa, lapa yağışını, Yeryüzünü beyaza boyayışını gördüm de, Yağmurun yağışını göremedim. Bardaktan boşanırcasına yağarken bile Damla, damla döküldüğünü sanırdım nedense. Oysa adı üstünde. Bardaktan dökülür gibi yağarmış gerçektende. Yakamozu merak ediyorum birde. Onca güzel olmasaydı İlham vermezdi herhalde Şairlere, bestecilere. Doğada yapraklar rengarenk olurmuş. Ben yalnızca yeşil sanırdım. Merak ediyorum yaprakların O rengarenk halini de. Onları görmesem de Renklerini yansıtabiliyormuşum Kör, kör yapmaya çalıştığım Resimlerimde. Merak ediyorum görmeyi de. Hiçbir zaman yeterince göremedim En iyi gördüğüm yıllarda bile. Benim gibi etten, kemikten, Benden hiçbir farkı olmayan, Herhangi bir insan Yanıma gelip, Bu olmamış, Şunu şöyle yap dediğinde. Dayanılmaz, kahrolası Bir hüzün çöker yüreğime. Fatma Işık Kaya (Fadime) 21-Ağustos-2014-Perşembe |