kar yağar soğuk olur buz olur don olur kışlar çetindir burada yaşamak zor olur
Dallarım eğri büğrüydü. Gövdem yanık yırtık… Yaşlı alnımda derin çizgiler…
kuşlar yoktu çıplak kalmış dallarımda böcekler yuvalanırdı çatlamış kabuklarımda çorapsız ayaklarım üşürdü rüzgârlar ıslık çalarken dallarımda ben gürgen ağacıydım zorlu yamaçlarda
Acımasızca kavururken ayaz, kanardı kabuklarım. Yaralarım sızlardı. Sıkardım dişlerimi o zaman; dikleşir, direnirdim. Bilirdim ki, döngü aynı döngü; kış nasılsa bitecek, yaz gene gelecek…
Sonunda kış biterdi…
bahar gelip güneş çıkınca yayılıp doyasıya ısıtınca kan yürürdü canıma yaralar kabuk bağlardı o zaman çatlaklar kapanır dallarım yapraklanırdı çimenler çorap olunca ayaklarıma dağ yamaçlarına yaslanırdım
Yazları sıcaktı yamaçların…
Çimenler susuzluktan kuruduğunda ayaklarım çıplak kalırdı. Sarı sıcaklarda yapraklarım sararıp kururlardı. Kuşlar uçup kaçardı dallarımdan. Saman gibi tenim, çukurlarına kaçmış gözlerim, ellerim çatlayıp kanar, alnımda derin çizgiler oluşurdu yeniden. Gözpınarlarımda karasinekler, kırış buruş derimde böcekler; benzim sararıp solardı…
narindi bedenin, ruhun ince ellerin yumuşacıktı, yüreğin serçe yeşil filizlerin pembe çiçeklerin dalında bülbüller sen defne fidanıydın çay boyunda yaşamın hoştu kendi yurdunda
Dağların kuytusundaydın kışları. Acı rüzgârlar değmiyordu sana. Üşümüyordun. Kar yağmıyordu yapraklarına. Yazları ormanın gölgesindeydin. Güneş geçmiyordu başına. Yanıp kavrulmuyordun. Çay şırıl şırıl akıyordu; su sıçrıyordu ayaklarına…
ben gürgen ağacıydım dağ yamaçlarında sen defne fidanıydın su boyunda nasılsa gördün beni ama son baharımda
İçin cız etti o zaman. Bir hoş oldun. Neydi bu bilemedin ama müthiş istedin. Buydu dedin, aradığım buydu işte! Bak, kanım kaynadı, canım canlandı. Sevgi doldu yüreğime. Melekler gösterdi de buldum sonunda…
elimi tutmak istedi ellerin gözlerimde kaybolmak istedi gözlerin aşk bu olsa dedin
bir varabilseydin yanıma sarılsaydın boynuma yanağın yanağıma değseydi kokum tenine sinseydi dudağımdan öpebilseydin bir oracıkta ölseydin
İçinde fırtınalar kopuyordu. Yüreğin güm güm ediyordu. Gönlün delice istiyordu…
ben gürgen ağacıydım dağ yamacında sen defne fidanı az aşağıda gördün beni orada el ettin görmedim ses ettin işitmedim kalkıp geldin yakınıma boynuma sarılacaktın öylece kalacaktın sevdiğini söyleyecektin ama dinlemedim
Hüzünlendin sonra. İçin dağlandı, yüreğin yaralandı. Kolun, kanadın kırılmıştı. Döndün gene çay boyuna. Çay kurumuştu nedense, akmıyordu. Kuşlar susmuş, ötmüyordu. Ilık değildi rüzgârlar, sert esiyordu. Üşüyordun yaz baharda…
Sen defne fidanıydın. Çayır çimende yaşardın. Narindin, inceydin, çiçekliydin. Taç olmak isterdin. Ben gürgen ağacıydım, sert imajlı. Senin ellerin yumuşak, benimkiler nasırlı. Gözlerin gülerdi senin, ben yorgun bakışlı…
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.
Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Ben Gürgen Ağacıydım Sen Defne Fidanı şiirine yorum yap
Okuduğunuz şiir ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
Ben Gürgen Ağacıydım Sen Defne Fidanı şiirine yorum yapabilmek için üye olmalısınız.
Yaşlı küheylanın çektiği Dövende buldum kendimi. Mısır piramitleri gibi Buğday tınazları.
Çilli yüzüme konan Üvezleri kovalarken Sessiz bir tayyare geçiyordu gökten. Dumanı; babamın sözleri gibi doğru, Anama olan hasreti kadar uzundu.
Her doğrusu siciline yıl olarak eklendi. Aylar yılları ördükçe Gördüğü bütün kuşları turnaya benzetip Sılaya selam söylerdi. Selamı alan anam, Kanadının arasına bir sarma parası Mutlaka eklerdi.
Ah! Yaşlı küheylan ah! Kuyruğunu yüzüme vurdu Zaman aniden durdu
Döven çeken at, harman ortasında tınaz, vız vız eden üvezler... Ah ne güzel! Ben de çocukluk günlerimde buldum kendimi. Çok teşekkür ederim Emine hanım. Bizden de selamlar...
Gecenin en ıssız vaktinde
Masallardan kaçan Anka kuşu
Yalnızlığımın alnından öptü.
Tutundum kanadına.
Yaşlı küheylanın çektiği
Dövende buldum kendimi.
Mısır piramitleri gibi
Buğday tınazları.
Çilli yüzüme konan
Üvezleri kovalarken
Sessiz bir tayyare geçiyordu gökten.
Dumanı; babamın sözleri gibi doğru,
Anama olan hasreti kadar uzundu.
Her doğrusu siciline yıl olarak eklendi.
Aylar yılları ördükçe
Gördüğü bütün kuşları turnaya benzetip
Sılaya selam söylerdi.
Selamı alan anam,
Kanadının arasına bir sarma parası
Mutlaka eklerdi.
Ah! Yaşlı küheylan ah!
Kuyruğunu yüzüme vurdu
Zaman aniden durdu
Şiirin içinde buldum kendimi, tebrik ederim
Selamlar