Turp Hikayesi
Dedemi Rahmetle anıyorum…
Dedem pazardan gelmiş, yapmış alışverişi. O sırada tandırda ekmek edermiş eşi İkindine az kalmış, hemen abdest tazeler. Oturduğu sofaya seccadesini serer. Hacı Nuri dedemiz kılıyorken öğleyi, Tandırdan göndermişler üç tıptıpı çöreği. Açlıktan yapışmıştır zaten karnı karnına. Aldığı turpu keser tıptıpının yanına Ekmeğe katık eder turpu yer kütür kütür Karnı doyunca der ki; Allah’ıma bin şükür Tandırda işi bitip eve gelir karısı. Bir bakar ki sofrada vardır pancar yarısı. Şaşırınca, "Bu pancar neyin nesi herif" der. Dedem, turp diye pancar satın almıştır meğer. Dedem, "Zere diyordum, Ullen bu turp ne tatlı" Bu olayı bizim köy tam kırk yıldır anlattı. Hiç kimse düşünmedi neydi gerçek niyeti. Belki onun gözünde hep boş dünya nimeti. Bence, dünya malına, meyletmeyin mesajı. Ya değilse kim bilmez, pancar tatlı, turp acı. İster sirke yiyelim, istersek Anzer balı. Öteye kim götürmüş, zerre dünyalık malı |
bu arada, dedenizin mekanı cennet olsun...
şimdi bir fatiha okudum, Allah kabul etsin...tebrikler ve saygılarımla.