20
Yorum
20
Beğeni
0,0
Puan
1733
Okunma

Üç aylık mazisiyle yakaladı ustayı
Hece şiiri tuttu, güne düştü küt diye
Seçki altın tepside ikram etti pastayı
Hece şiiri tuttu, güne düştü küt diye
Eş dostun yardımıyla kaynatıyor kazanı
Kılını kıpırdatmaz yedek de var yazanı
Alkışlayanı çoktur eksilmiyor sazanı
Hece şiiri tuttu, güne düştü küt diye
Gizemli el uzanıp, ayarı vermiş saza
Katıvermiş duyguyu döküvermiş çapraza
Kanmam muhatabına ördek diyorken kaza
Hece şiiri tuttu, güne düştü küt diye
Yabancıdır mısraya hiç duymamış ayağı
Denkleştirip cümleyi kuramazken uyağı
Yetkin bir kalem çekmiş kendisine kıyağı
Hece şiiri tuttu, güne düştü küt diye
Çocuk gibi sevindi hemen siteye astı
Altını imzalayıp kaşesini de bastı
Ertesi gün olanı görünce donup şaştı
Hece şiiri tuttu, güne düştü küt diye
Doluyu hep boş gördük yarıma saydık tamı
Çalıyla kıyasladık dal budak salan çamı
Pişmeye bırakmadık yol yordam bilmez hamı
Hece şiiri tuttu, güne düştü küt diye
IŞIK çırak kararttı ehil sürdü kalayı
Şıracıyla bozacı zevkle çekti halayı
Malûma şair dedi şakşakçılar alayı
Hece şiiri tuttu, güne düştü küt diye
Azimet IŞIK 10.10.2015 Saat.07.55 ÇEKMEKÖY İSTANBUL
Toplum olarak yazarımıza çizerimize şairimize şiirimize kulak vermiyoruz
Kırıp dökmeyen öğüt eksenli uyarıya bile diş biliyorsak, üstüne üstelik bu işin mutfağında var olan bizler böyle yapıyorsak vay halimize
Biline ki Zaralıerenin böcekten de güne düşmekten de gözü yok
Ne demiş Ulu ozan Mahsuni Baba
“Almış ele arsızlığı
Baştanbaşa yersizliği
Bilmem neden hırsızlığı
Yapan değil bilen zalim”
Bin can selam ile