Bu bir Atlas hikayesi...
Bu bir Atlas hikayesi;
Sırtında Dünya yükü ve birazda hamalcasına... Benim hacmim ne ki Ben dünyaya ağır gelmem, Dünya bana ağır gelir. Altında boğulurum... Bu adli bir düzen değil, Şu gülünç dünyada köşeye sıkışmış, Trajik bir figür benliğim. Tek ben miyim? Değilim. Sonuçta bir yerlerde Üzerimize dünya örtecekler. Ben dünyayım, Koca dünya bağrını açacak benim için. Kimse anlamaz ki Atlas’ın yükünü.. Sırtında binlerce leş var, Binlerce leşçil. Binlerce şarap ve binlerce şarapbaz... Nasıl kavuştursun sevenleri... Ya da her kavuşma iyi mi? Mesela bir aslanın platonik sevgisi, Ceylanı öldürdü. Ceylanın ne önemi var. Kadınlar öldü, Eski kocaları aslan, Sırtlarında bir kaç sıvaz. Sırtlanın da bu kadar gururu var Aslanım... Çocuklar öldü, Kendilerinden büyük bombalarla, Çocuklar öldü Açlıktan, Çocuklar öldü Açken, Ceplerinde ekmek parası... Atlas ne yapsın? Koca dünyayı sırtına almış, Küçücük çocukları göremedi. Biraz da küfür Atlas’a, Atmadı diye dünyayı sırtından, Kalmadı diye altında... Sebep oldu diye çocuk ölümlerine... Bu tam olarak dünyanın draması, Boğazına kadar çamur, İçinde kor bir ateş, Dışında dünyanın derdi, Altında Atlas... |