NADİABazen Öyle bir susarsın ki Dilinin altına kaçan bir jileti Çıkarmaya çabalamana benzer kelimelerin Bir ağız dolusu cam kırığını Dişlerinin arasında öğütüp yutmaya Ki Kanının kokusunu solursun Pelte pelte her nefesinde Avuçlarına kustuğun Kızıldeniz’de boğulan Yanık bir Uzunhava’sızlığı İçirirsin genzine avuç avuç Ve Gırtlağına kadar battığın hayat Öylece gelir burnundan işte Vakit geç artık Kalmamı isteme benden Az daha kalırsam yüreğinde Çapraz bir sorgulamanın çapraşıklığında İhbâr eder kendini sağ sol devrikliğim Büyük puntolu sessizliklerin Devşirme diline asılır kim’liğim Kimliksizliğim Kalırsam Direnişi geri püskürtülmüş Bir ihtilâl yeridir artık gözlerim Ve Sen Elleri prangalı illegâl bir mili(a)tan Vur kaç sevdâlarımın parmaklarına basan Tek atımlık tetiğinde Kim derdi ki Pamuğa sarılı bir Kış Masalı’nda Yasakça ihtâr edilen bir al-ma ile 7 yerden bitmenin insafına bırakılacak Üstü çamurla sıvanan Kör bir sarnıca tekmelenen Süt dişlerini bile henüz düşürmemiş rûyâlarım Kim derdi ki Kurup kuru kırsalıma çadırını Ve Yolarak kafa derisinden saçlarını Ana yurdum dediğin gözlerimde Ağlayacak şivân Kim derdi ki Gögüs boşluğuma muska diye sarkıttığım Yâr’dan yadigâr yaram Hûvviyetsiz hürriyetsiz kalacak günün birinde Arızalı bir ağır hasar tespitinde Kim derdi ki Gün gelecek Ben yazacağım Sen Susacaksın |
Tebrik ederim.